M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

SINAV KÂĞIDIMIZ: KUDÜS

12 Aralık 2017 Salı 10:52


İsrail…
Nüfusu az, nüfuzu çok… Kapladığı yer küçük, karıştırdığı topraklar büyük… Siyonistlerin çıkarlarına karşı olan herkes ve her kesim çıkmazda… Bunu bilmeyen kişi, kesim ve kurum yok ama bilmezlikten gelen pek çok…
Nitekim Yahudi asıllı Hollywood’un ünlü yönetmeni ve sanatçısı Dustin Hoffman: ‘’ İsrail doğdu, insanlık öldü.’’ diyerek meseleyi ne güzel özetlemişti. 
Kötüyü ve kötülüğü tanımak ve tanımlamak mühimdir, lakin yeterli midir?  Sadece şerri ve şeytanları suçlamak ne kadar doğru? Kolaycılık ya da korkaklık değilse nedir bu hal ve hareketler?
İslam âlemi…
Nüfusu çok, nüfuzu az… Kapladığı alan fazla, kapsayıcılığı az… Bu silik ve sönük hal sömürgeciler ve Siyonistler için cesaret, Müslümanlar için zillet… Ümmet mesele Kudüs oldu mu gayretli, lakin liderler gayesiz… Taban duyarlı ve değerli, tavan ilkesiz ve değersiz…
Kudüs’ün tarihine bakıldığında bu kadim şehrin, hep askeri güçle el değiştirdiği görülür. İsrail’i yönetenler bu tarihi gerçekliğin farkında olduklarından egemenliklerinin kaynağı sulh değil, silahtır. 
Güçten anlayan Siyonistlere karşı güçlük bile çıkaramayan, tespih taneleri gibi dağılan devletçiklerimizle neler yapabileceğimizi zaman gösterecek.
Diyelim ki Kudüs’e hâkim olduk, geçmişimizde olduğu gibi ümmetin haremini adaletle, barış ve huzur içerisinde yönetebilecek miyiz? O donanıma, birliğe, dirliğe ve diriliğe sahip mi İslam ülkelerinin liderleri?
Uzun zamandır hiçbir meselesini kendi çözemeyen ve süslü kınama metinleri yayınlamaktan öteye geçemeyen İslam âleminin liderleriyle kalbimize saplanan paslı hançeri –Siyonistleri- nasıl söküp atacağız?
Müslüman ülkelere ambargo uygulayan Arap liderlerin, sömürgeciler ve Siyonistlerle anlaşmalı oldukları aşikâr değil mi?
Müslüman yönetici ve liderlerde eksik olan: soylu bir öfke, somut yaptırımlar, sağlıklı işbirliği…
Hali pür melalimiz bu. Yani itiraz, ihanet, işgal ve istila… 
Siyonistleri, sömürgecileri suçlamak; İslam ülkelerinin yöneticilerinden şikâyetçi olmak bireysel olarak sorumlu olduğumuz gerçeğini bize unutturmamalı.
Ve biz Müslümanlar…
Evet, Üstat Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi:
Filistin, bir sınav kâğıdı
Her mü’min kulun önünde…

Ter, gözyaşı, kan ve mürekkeple harmanlanan bu hak ve batıl mücadelesinde bireysel olarak neler yapmaktayız? Sonuçtan değil çapımız ve çevremiz oranında süreçten sorumluyuz. Kendimizi sorgulayalım:
Kudüs söz konusu olduğunda duygusalız, ancak dolu muyuz?
Bilgiliyiz belki, ama bilinçli miyiz?
Filistin’i sadece konuşan mıyız, bu uğurda koşturanlardan mıyız?
 ‘’Oraya (Mescid-i Aksa’ya) gidiniz ve içinde namaz kılınız. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız, kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderiniz.’’ şeklindeki nebevi emri hatırlayalım. Önder Hz Peygamber, bu hedefi belirlerken o topraklar henüz İslam beldesi bile değildi. Zeytinyağı bir sembol… Aksa’nın ışıkları sönmesin, sönerse bir gün; biter, ümmet o gün.
Beytül Makdis için dua ediyoruz lakin maddi destek sunuyor muyuz? Mesela bir yetimin yüzündeki tebessüm, bir annenin dilindeki dua olamaz mıyız?
Protesto ediyoruz, zira İsrail mallarını boykot edebiliyor muyuz?
Davamız ve derdimiz mi Kudüs, siyasi malzememiz veya ticari gelir kapımız mı? 
Dinlerin odağı, peygamberler ocağı ve kültür ve medeniyet otağı olan Kudüs hayatımızın ana yönünde mi, ara yönlerinde mi?
Nihayetinde Kudüs sevdalılarından beklenen bireysel yetkinlik, yeterlilik, yetişmişlik ve yardımseverliktir.
Bu sevdayı yürekten yürürlüğe geçirenlere selam olsun!


 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #