M.VEYSİ TUNÇ veysi_tunc@hotmail.com

SİYASET

29 Nisan 2018 Pazar 18:09

Farklı zaman ve zeminlerde ister kelamla olsun ister kalemle olsun siyasete ve siyasetçilere dair şu genel değerlendirmeleri paylaşmıştık:

‘’Siyasetin, masumiyeti ve kutsiyeti yoktur. Siyaseti geçerli ve değerli kılan, ilke ve değerlerimizdir. Bununla birlikte siyasette dosdoğru yol, adaletle; denge ise ahlak ile sağlanır.

Değerleri ve doğruları araçsallaştıran, menfaatini önceleyen, kabileciliği, kavmiyetçiliği, konforu ve kapitalizmi önemseyen bir siyasetçi; yozlaşmanın, yolsuzlukların ve yoldan çıkmaların en açık ve aktif nedenidir.’’

Bu temeller ışığında, seçim sürecine girdiğimiz bu dönemde sormamız ve sorgulamamız gereken pek çok husus söz konusu.

Hayata, siyasete bakışımız ile siyasi ilişkilerimizi belirleyen, ilke ve değerler mi, çıkarlar mı?

İstikamet ekseninde mi gerçekleşiyor siyaset algı ve anlayışımız, menfaat bağlamında mı?

Yoksa çağın gereklilikleridir diyerek çizgi çıkar çatışmasında sınırlarımızı zorluyor muyuz?

Desteklediğimiz siyasi partinin veya liderinin yaptığı yanlışı, doğru olarak görme veya zorlama yorumlarla istediğimiz anlamları çıkarma yanılgısına düşüyor muyuz?

Farklılıkları ve zenginlikleri bünyesinde barındıran Anadolu’muzda siyasi olarak farklı görüş ve anlayışa sahip insanlarımızı hor mu görüyoruz, hoş mu? Bizim partimize oy vermeyen arkadaşımız veya komşumuzla aramız nasıl? Anlaşıyor muyuz? Kaçışıyor muyuz?

Farklı siyasi partilere gönül vermişiz diye aramızdaki insani bağın kopmasına göz mü yumacağız?

Özellikle duyarsız, dertsiz, değersiz ve gayesiz siyaset geleceğimizi tehdit etmiyor mu? Siyasette ve seçim sürecinde kimlerin ve kimilerinin ne kadar yüksek manevra kabiliyetine sahip olduklarını hayretle müşahede etmedik mi?

Her devrin adamı olmayı beceren ne çok insanımız var, değil mi?

Arazinin rengine uyma gayesiyle renkten renge girenler ya da renksizleşenler rağbet görmedi mi? Para kazanma ve güce dayanma gayesiyle farklı zihniyete sahip siyasi partiler arasında mekik dokuyanlara şahit olmadık mı?

Aday adaylarında aradığımız özellik adamımız, ahbabımız veya aşiretimizden olması mı, daha farklı kriterlerimiz de var mı?

Hangi partiden olursa olsun siyasete atıldıktan sonra maddi anlamda gelişmeyen ve genişlemeyen siyasetçilerimiz var mı?

Süreç içerisinde dini’’dar’’ ve muhafaza’’kâr’’larımız adalet, ahlak, özgürlük, barış söylemlerini hangi anlayışla temellendirmekteler? Kullanılan dil ve yaşanan din hakikaten yeni bir ihya ve inşa sürecini başlatabilir mi?

Dünya malına tamah etmeyen, milletin ve ümmetin sorunlarına karşı dertli olan, bunlara derman arayan, adaletten ayrılmayan siyasetçilere ne kadar da çok ihtiyacımız var.

Yetimin malını koruyan, yakınını dahi kayırmayan,  mazlumu kollayan, zalimi kovalayan, hak için koşturan siyasetçilere ne kadar da çok ihtiyacımız var.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #