‘’İnsanları dönüştüren kavramlar mıdır, kavramları dönüştüren insan mıdır?’’ sorusu derin ve kadim bir mevzuyu aralar. Bu soruya net bir cevap veremesek de insanoğlunun değişim, dönüşüm ve gelişiminde kavramların belirleyici etkisi inkâr edilemez.
İslami bir yaşamı anlamlı kılan temel kavram ve değerlerimiz modern zamanın bozucu, boğucu ve bitirici etkilerine maruz kalmaktadır. Sessiz, sinsi ve derinden gelen dünyevileşmenin etkisiyle kavram ve değerlerimizdeki anlam kayması, hedef sapması; eksik ve yanlış anlaşılmalara, değerlere yabancılaşmaya ve toplumsal yozlaşmaya neden olmaktadır.
Tetkiksiz, tenkitsiz ve tahkiksiz bir dindarlıkda kavram ve değerlerin içinin boşaltılmasına ve arzulara göre anlamlandırılmasına yol açtı.
Nice nezih kavram, kerih işlerin ve anlayışların kamuflajı olmadı mı?
Günümüz Türkiye’sinde özgürlük; başıboşluk, kuralsızlık ve kendi başına buyruk olmak şeklinde algılanmıyor mu? Değerlerden ve ilkelerden bağımsız bir özgürlük anlayışı, bireyin ve toplumun imhasına ve ifsadına yol açmadı mı?
Acaba, onur sözcüğü kullanıldığından beri hiç bu kadar onursuzluğa konu oldu mu? Ramazan ayında düzenlenen, fuhşun ve sapıklığın ‘’Onur Yürüyüşü’’ olarak adlandırılması ve bu hayâsızlığın destek görüp ciddi bir tepki görmemesi manidar değil mi? Günaha müsamahalı, harama müsaadeli bir yaşama alıştırılmadık mı? Helal olmayan bir hayatın sonunun helak olacağını unuttuk mu?
Ve itaat kavramı körü körüne bağlılık, sorgusuz sualsiz teslimiyet ve iradesizlik olarak anlaşılmıyor mu? Bu yanlış algı nedeniyle bazı örgüt ve cemaatler Müslümanlar üzerinde nüfuz alanları oluşturup onları dünyevi emelleri için kullanmıyorlar mı?
Tedbir, korkaklığın diğer adı olarak değerlendirilmiyor mu? Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın anlayışı, insanımıza aşılanmadı mı?
Sinmek ve her türlü olumsuzluğu sineye çekmeye sabır diyebilir miyiz? Dinamik bir ruh taşıyan sabır kavramını zilletten ayırmak gerekmiyor mu? Muttaki olmayı, miskin ve münzevi olmaktan ayırmak durumundayız. Tevekkülü de tembellik olarak algılamaktan vazgeçmeliyiz.
Cihad, şehadet, itidal, bayram…Ve daha nice kavram katledildi.Son yıllarda dindar kesimlerin bile söylemlerine ve eylemlerine yansıyan bu değişim ciddi bir dilsel ve dinsel yozlaşmanın olduğunu gösteriyor. Bu kavramlar, zihinlerde yerli yerine oturmazsa sonuç ne olur?
Yamuk idrak… Yanlış kulluk… Yaralı bilinç… Tahrip ve tahrif edilmiş İslam…
Anlamda derinleşmek, değerde buluşmak ve dünyevileşmeyi aşmak kitapla barışık, Nebi ile tanışık olmayı gerektirir. Bizlere düşen görev, vahyin bütünlüğü içerisinde değerleri, kavramları, kimliği, kişiliği ve hayatı yeniden ihya ve inşa etmektir.