Said Nursi:’’Asıl musibet dine gelen musibettir.’’der. Çağımızdaki bu melun ve menfur musibetin diğer adıdır: Fetullahçı Terör Örgütü.
İlahi vahiy ve sahih sünnetle temellenen dinin, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek hususlar veya hükümler bu örgüt tarafından tahrip ve tahrif edildi. Çünkü bu din anlayışı kitap ve sünnet eksenli değil şahıs merkezliydi.

Herhangi bir konuyla ilgili Allah’ın ve Peygamberin ne buyurduğundan ziyade ‘’kâinat imamı’’ veya ‘’Mehdi’’ olarak kabul ettikleri zatın ne dediğine, nasıl hüküm verdiğine bakılırdı. Hatta bu şahsın yüksek manevi makamlardan ilahi mesajlar aldığına ve her perşembe Hz Peygamber ile görüştüğüne inanılırdı. Amaçlarına ulaşmak için dini araçsallaştırma, koşulsuz itaat, dinler arası diyalog ve mehdiyet anlayışı gibi yanlışlıklar sapkın bir inancın oluşumuna neden oldu.

Bedeviden medeni, haramiden sahabi meydana getiren bir din, bu örgütün yanlış inanç anlayışı yüzünden evliya değil eşkıya yetiştirir oldu. Böylece sözde cemaatten özde terör örgütüne geçiş gerçekleşti.

Davasının iman ve Kur’an olduğunu iddia eden bir hizmet hareketi, şunları yapabilir mi? Şantaj kasetleriyle, yasadışı dinlemelerle, fişlelemelerle ilgisi olabilir mi?

Türkçe Olimpiyatları’nda mahremiyet sınırlarını aşıp, şarkılar ve danslarla İslam’ı yayıp Müslümanları temsil ettiği söylenebilir mi?

Emperyalist ve Siyonistlere yakın ya da yatkın, Müslümanlara karşı azgın ve taşkın olunabilir mi?

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberin; bedduayla tanışık, Müslümanları lanetlemeye alışık varisi olur mu?

Sadece fayda ve fırsat üzerine kurulu olan, daha çok adam ve para endeksli bir yapının uhrevi yönü ağır basan bir cemaat olduğu iddia edilebilir mi?

Çok ve çeşitli sınavlarda çalınan sorular, mülakatlarda kendi örgüt mensubunu kayırmalar kul hakkını yemek olduğu bilindiğine göre bunların yapılması İslami ve insani hassasiyetle bağdaşabilir mi?

Fetullahçı Terör Örgütünün olaylara veya durumlara karşı duruşu ve bakışı sadece kendi örgütünün menfaatiyle sınırlıdır. Bundan dolayı hedefe ulaşmak için her an ve alanda takiyye yaptılar. Verilen fetvalarla normal zamanda ima yoluyla namaz kılıp eşlerinin başını açmadılar mı?

Paralel devlet yapılanması şeklinde örgütlenen yapının 28 Şubat sürecindeki kaypak tavrı, 7 Şubat sürecindeki hain girişimi, Gezi kalkışmasına verdiği açık ve alçak destek, 17- 25 Aralık’taki uygulamak istedikleri pis ve habis senaryo ve 15 Temmuz kanlı işgal girişimi aslında bu haşhaşi örgütün amacını, hedefini ve tehlikenin büyüklüğünü anlatmaya yeter.

Zamanla çeşitli ihmaller yüzünden etkin bir hale gelen otoriteye ve batıla hizmetçi bu örgüt; ne dinidir, ne de yerlidir.