MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

"AL GÜLÜM VER GÜLÜM"LERİN SİNSİ GÜLÜŞÜ

16 Nisan 2025 Çarşamba 01:08

Biz de diyorduk ki bu adam niye hep böyle gülüyor? Meğer sebebi varmış: 

Sebebi de 'al gülüm ve gülüm'müş.

Takvim'in haberine göre; "Yolsuzluktan tutuklanan Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü döneminde "ihaleye fesat karıştırma" suçundan yargılandığı davanın sanıklarından olan Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı Fidan Gül hakkında gözaltı kararı verildi. Gül'ün Beylikdüzü'ndeki adresine giden polis ekiplerine kapıyı bomba bir isim açtı. O isim geride bıraktığımız günlerde Beykoz Belediyesi'ndeki güvenlik görevlileriyle dudak dudağa görüntüleri çıkan Bilgehan Murat Miniç idi. Gül ve Miniç arasında gönül ilişkisi olduğunu bizzat kendi kaynaklarından teyit etti." diye hikaye olunur.

“Al gülüm ver gülüm”le güller kahkahaya bile döner bunların elinde.

Daha bunlar ne ki...

İstanbul'u soyup soğana çevirdiler.

Soğan bu, göz yaşartır kahkahacıların gözünden boşarcasına akan gözyaşı misali...

İşi kahkaha olunca kişinin sağırlaşır kulağı mesela...

Geldikleri günden beri duymuyorlardı zaten; peşin gülmüşlerdi çünkü, İstanbul'u nimet görünce.

Sağırlıkları o kadar derindi ki dediklerini kendileri bile duymuyordu; sebebi de nimetin bolluğundandı.

Gülmeleri sadece al gülümlü ver gülümlü gülmeler değildi elbette; bir de yalanlarına inananlara gülerlerdi.

Her şey güzel olacak denirken, bunlara kananlar bunu kendileri için söylenmiş sandılar. 

O güzelliklerde neler yoktu ki;

Deniz safaları, karlı dağ kaymaları, Avrupalarda tatil keyifleri… Rakılı balık yemekleri hep kendilerineydi ve güzeldi her şey… 

Yine de ayıkmadı yalan mağdurları. 

Ekmek bedava dediler; kuru ekmek mağdura, yağlı ballı börekler “al gülüm ve gülüm”lereydi. 

Su bedava dediler; kokanlar mağdurdu, denizden yüzenler “al gülüm ve gülüm”lerdi.

Nasıl olsa nimet yolunda attıkları her yalanı tutan saflar vardı. 

Herkesten gül alıp gül veren bu adama saflardan da gül diye oyları geldi.

Gül diye oy verenin beklentisi de tabi ki ahvah olur...

Gül verene gül verilirken, 

Oy verenlere;

Gülücükler verildi.

Bozulan otobüsler ittirildi.

Buzlu yollarda ayakları kaydırıldı.

Bedava suları kabarık faturalarla akıttırıldı.

Metrolarda nefesleri kesildi.

Ve daha neler neler...

Peki bunları neden çektin?

Gül vermedin ki gül bulasın ey benim saflığına doyum olmayan mağdurum.

Sen nasıl böylelerine inandın?

Bu adamın yaptığı tek şey, kandırmak için yalan söylemekti.

Umurunda değildi gül vermeyenler; çünkü onlar oyluktu sadece sırtına binilen.

"Al gülüm ver gülüm"ler, sırtına bindiklerine sadece gülerler; tıpkı ayette "Şüphesiz günahkarlar, dünyada iman edenlere gülerlerdi" ifadesindeki gibi.

Bir de Rabbimin buyruğunda geçen " Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketleriyle alay ederlerdi." şeklindeydi ahvalleri.

Bununla da yetinmezlerdi 'al gülüm ver gülüm'ler. "Ailelerine döndüklerinde alaylarından dolayı keyiflenerek dönerlerdi."

Sonra da "Müminleri gördüklerinde 'şüphesiz bunlar sapıtmış' derlerdi."

Kalbinde zerrece imanı olan ey sen müslüman, ne işin vardı "al gülüm ver gülüm"lerle.

Nasıl izin verdin seni kandırmalarına.

Ne yaparsan yap onları memnun edemezdin ve edemezsin de.

Zaten gayesi böyle insanların seni beni fersiz bırakmak değil miydi?

Seni beni sevmezler imanımızdan ötürü.

Zulüm bunların nazarında senin hakkı haykırmandı.

O yüzden 1453 şanlı başlangıcı zulmün başladığı gün diye feryat ettiler.

Senden devşirdikleri oyla kutsalına musallat oldular. 

Verdiğin oylarla oyun kurdular.

Kurtlarına seni koyun bildiler.

Kendilerinin dinine girmedikçe senden memnun olmayana neydi yanaşmanız?

Saadeti orda mı bildiniz?

Refahın zuhuru onlarla mı olacak zannettin?

Süleyman mı sandın onları ki kılı kırk yararcasına titiz davranıp adalet dağıtsınlar?

Anlamadın mı daha seni lügatinle vurmaya çalıştıklarını?

Dilinle konuşup kuş dilince nanik edişlerini hiç mi görmedin?

Neyse, zararın neresinden dönülürse kardır.

Nisyan kabul edilir de yeter ki isyan olmasın tavrımız.

Ne hırkayladır dervişlik ne de suya sabuna dokunmadan yaşanılan bir hayat Müslümanlıktır.

Müslümanlık topluca hayatı Allah'ın dediği gibi yaşamaktır.

Mesele Allah'ın dediği gibi yaşamaksa yılanın deliğine parmağını ikinci kez sokmayacaksın.

Dostunu düşmanını iyi tanıyacaksın.

Fasıktan gelen haberi araştırmadan kabul etmeyeceksin.

Karınca misali Nemrut'un harlanan ateşini söndürerek İbrahim'i kurtarmak için taşıyacağın bir damla suyla da olsa tarafını belli edeceksin.

Aklını kiraya vermeyeceksin.

Boynuna yular taktırmayacaksın.

Düşman oklarına bakıp dostunu tanıyacaksın.

Allah için sevip Allah için buğz edeceksin.

Seni kötülükten alıkoymuyorsa;
Kıldığın namaz senin için bir yorgunlukrur.
Tuttuğun oruçlar da senin için bir açlıktır.

Namazların yorgunluk, oruçların da açlık olmasını istemiyorsan kimin tarafında olduğuna iyi bakacaksın.

Yoksa "al gülüm ver gülüm"ler sana hep gülecektir.

Dünya gülüşleri neyse de bu gülüşler ahirete sarkarsa her biri bir alev yalımı olur.

Mustafa Salim

16 Nisan 2025, Ankara

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Tahir
Zamanında Kılıçtaroğluna da söylemiştim. Çok şanslısınız sizden proje, iç dış politika vb. beklemeyen %25'lik bir kitleniz var. Ne yaparsanız yapın sizden vaz geçmeyen. Fakat biz tarafta işler öyle mi? tabiiki de hayır. Patates soğana adam satanlar, hükümete ders vermek isteyenler hep biz tarafta. Onların başını kessen sağ tarafa oy vermezler. Ama bizimkiler gayet rahat karşı mahallenin adayına oy verebiliyorlar. Soru şu? Onlar zaten yaşanan durumlardan rahatsız değiller. Bizimkiler destek verdiklerine pişmanlar mı?
Çetin Tütüncü
Çok doğru beyan etmiş siniz ahvali. Kaleminize sağlık.