Okulların pek çok sorunu var. En büyük sorunu da personel sorunu. Türkiye’de 2020-2021 rakamlarına göre toplamda 67 bin okul ve bu okullarda okuyan 18 milyon öğrenci var. Özel okullar hariç Millî Eğitim Bakanlığının okul sayısı ise 53624.
Personel sorunu deyince herkesin aklına öğretmen geliyordur ama okul yöneticilerinin aklına hizmetli ve memur gelmektedir. Çünkü öyle veya böyle öğretmen açıkları (ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen, vekil öğretmen gibi) kapatılarak sene başında okullar eğitim-öğretime başlarken bu okulların büyük çoğunluğunda hizmetli ve memur yetersizliği açıkça göze çarpmaktadır.
İŞKUR aracılığıyla son yıllarda okullara hizmetli gönderimi yapılıyor olsa da pek çok okulda sadece bir hizmetli var. Üstelik hizmetlilerin önemli kısmı çeşitli nedenlerle temizlik işlerinde çalışamayacak durumda.
Okulların personel eksikleri bu kadar fazla iken hem bakanlığın hem de hükümetin bu konuda bir girişimde bulunacağına dair hiçbir işaret görmüyoruz.
696 sayılı KHK ile okullarda çalışan hizmetliler yılın 10 ayı çalışmakta, 2 ay ücretsiz izinli olarak işten çıkarılmaktadır. Ayrıca İŞKUR aracılığıyla okullara gönderilen personelin görevleri de haziran ayında sona ermektedir. Geçtiğimiz yaz, sırf bu nedenle telafi eğitimleri sürecinde okulların çoğunda hiç hizmetli olmadan eğitim-öğretim yapılmıştır.
Bakanlık, en az 6-7 personel gereken pansiyonlu okullarda bile bütün işlerin sınırlı sayıdaki personelle yürütüldüğünü(!) bilmezmiş gibi görüntü veriyor. Okulların personel ihtiyacını gidermek için bir çalışma yapıldığını görmedik.
Geçtiğimiz yaz duyurusu yapılan aşçı, aşçı yardımcısı ve fizyoterapist alımı ile pansiyonlu okullar ile rehberlik araştırma merkezlerine personel görevlendirilmesi yapıldı. Piyasada binlerce işsiz genç yıllardır boş duran kadrolara atandı.
Aynı şekilde okulların memur ve hizmetli eksikleri herkesin malumudur. Bu konuda yapılacak bir personel istihdamı Türkiye’deki işsizliği bir nebze söndürdüğü gibi iş gücü piyasasında da ciddi hareketliliğe sebep olacak ve milyonları bulan bir istihdam sayısına ulaşılacaktır.
Okulların sadece öğretmenle yürümediği ve yürüyemeyeceği açıktır. Sadece hizmetli ve memur alımı değil, diğer yandan hemşire, bekçi, güvenlik görevlisi, ambar memuru (pansiyonlu okullar için), kaloriferci ve teknisyen alımı da yapılmalıdır.
Okul denilen yapı her gün çeşitli sorunlarla uğraşan, küçük büyük pek çok şeye sürekli masraf yapan kurumdur. Bu nedenle en azından personel istihdamı ile okulların kendi kendilerine pek çok sorunu rahatça çözmeleri sağlanır ve okulların öğretmen, okul yöneticisi ve diğer personelle bir bütün olduğu gerçeğini gözler önüne serilmiş olunur.
Öte yandan okulların ödenek noktasında kıt kanaat geçindiğini, bakanlığın genellikle kırtasiye, faturalar gibi şeyleri karşıladığı herkesin malumudur. Bir yandan yüzbinlerce lira gönderilen okullar varken diğer yandan kıt kanaat geçinen, velilerden sürekli bağış dilenen okullar çoğunluktadır.
Okulların sadece yapısal sorunları bile dünyanın parasını tutmaktadır. Bakanlığın bütçesinin bunları karşılaması mümkün değildir. Öte yandan Milli Eğitim Bakanımızın Şanlıurfa’da okul müdürüne “İstediniz de göndermedik mi” çıkışı bir gerçeği ortaya çıkarmaktadır.
Bakanlık kendisinden okulların talep ettiği ödenekleri ya hiç karşılamaz ya da eksilterek karşılar. Öyle ki pansiyonlu ve öğle yemeği verilen okulların kişi başı yemek ücreti bakanlıkça geçtiğimiz yaz ülke gerçeklerinden uzak şekilde belirlenmiş ve bu ücret enflasyonun %50’leri geçtiği son altı ayda tamamen erimiştir (Pansiyonlar için dört öğün yemek üst limiti 13 TL, taşımalı eğitim için öğle yemeği ücreti üst limiti ise 8,9 TL). Bu durumda okulların maddi sorunlarını çözme işi okul müdürünün maharetine, okul aile birliğinin maddi durumuna kalmaktadır.
Sayın bakanımızın bu gerçekten habersiz olduğunu düşünüyoruz. Aksi durumda bakanlığın bütçesinin genellikle personel giderlerine harcandığı gerçeğini açıklamazlardı.