MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

PSİKOLOJİYE GÖRE ERGEN DİNDARLIĞI VE BAŞÖRTÜSÜ

06 Temmuz 2025 Pazar 06:00

Kıbrıs Türk Psikoloji Derneği, Kıbrıs’ta devam eden başörtüsü tartışmalarına kendince katkı koymak için bir açıklama yapmıştı. Bu açıklama geçtiğimiz Mart-Nisan ayında Kıbrıs Türk kesimi özelinde yaşanan başörtüsüyle okumak isteyen bir ortaokul öğrencisinin okula alınmaması üzerine yaşanan tartışmalarda yapılmıştı. KKTC’nin aylarca gündemi meşgul eden konuyla ilgili tartışma Türkiye’deki 28 Şubat sürecinin hatırlatmıştı.

Sürece sonradan dahil olan Kıbrıs Türk Psikoloji Derneği başörtüsü tartışmasında sözde bilimsel açıklamalarla yasakçı zihniyetten yana oldu. Psikolojinin ideoloji gibi kullanıldığına bir örneklik teşkil eden örnekleri çokça görmekteyiz. Bilimsellik adına dayatılan din dışı yaşam ve inançsızlık, 20. Yüzyılın son çeyreğine kadar dinin ve inancın yadsınmasını, görmezden gelinmesini doğurmuştu. Bugün artık dinin ve inancın bireysel ve toplumsal yaşamda çok önemli ve gerekli olduğu bilimsel araştırmalarla doğrulanmış ve kabul edilmiştir.

Bu çalışma ile size sadece iki bilimsel örnek ile başörtüsüne ve ergen dindarlığına bilimsel bakışı özetleyeceğim. Literatürde bunun on binlerce örneği vardır. Sadece Batılı ve çok bilimsel değerinin yüksek olduğu düşünülen örnekler seçilmiştir. Çalışma sonunda Kıbrıs Türk Psikoloji Derneğinin başörtüsüyle ilgili açıklamasına değinilerek kısa bir değerlendirme yapılmaktadır.

Barth ve arkadaşları (2024) başörtüsünü takmanın ve başörtüsü takıyorken çıkarmanın psikodinamik araştırmasını yapmışlar. Bu araştırma 18-25 yaş arası Türk kökenli ve Almanya’da yaşayan kadınlar üzerine yapılmış. Kadınların başlarını örtmeleri genellikle ergenlik döneminde başlamış. Bazı kadınlar ergenlikte örtündükten sonra açılmış, bazıları devam etmiş. Devam edenlerin gerekçelerinin analizinde şu sonuçlar elde edilmiş:

1. Bazı katılımcılar genellikle başörtüsü takmanın kendilerine İslami toplumlarında büyük bir sosyal tanınma sağladığını vurguluyor.

2. Bazı katılımcılar, özellikle başörtüsünün kendi erotizmlerini ve dolayısıyla kadın benlik duygusunu vurguladığını bildiriyor.

3. Başörtüsü takmak katılımcılar tarafından aynı zamanda seçim özgürlüğünün, kendini ifade edebilmenin ve kendi ihtiyaçlarını fark edebilmenin bir ifadesi olarak da bildirilmiş.

4. Katılımcılar başörtüsü takarak öz güvenlerini ifade edebildiklerini bildiriyorlar.

5. Katılımcılarımızdan bazıları başörtüsü takmayı özgürleştirici bir yaşam tarzının ifadesi olarak anlıyor. Buna karşın seküler çevre İslami kadın imajı ile kadın özgürlüğü arasında bir çelişki görür.

6. Sadece bir bayan baş örtüsü Allah’ın emri ve biz bunun için takıyoruz diyor.

Araştırmacılar, Türk kadınlarının başörtüsü takmak ve takmamak için oldukça bireysel nedenleri olduğunu, Batının etiketleyici bakışından daha öte, yeni ve heterojen yani öznel yönelimlerle başörtüsüyle ilişkili tavır ve tutum geliştirdiklerini söylüyor.

Her iki vaka çalışmasında da başörtüsü takma ve takmama için tek bir özellik tespit edilmiş: Özgürleşme. İster başörtüsü takılsın ister başörtüsü çıkarılsın her iki kararın arkasındaki öncü güç özgürleşmedir.

Araştırmacılar hem Türkiye’de hem Almanya’da başını örten ve başını açan kişiler için ikircikli tavrı eleştirmektedirler. Bu ikircikli tavır, kadının tercihlerine saygının kategorize edilmesiyle ilgili olabilir.

Size vereceğim bir başka araştırma da ergen dindarlığıyla ilgilidir. Sarah Schnitker ve arkadaşları (2021) ergen dindarlığını araştırmışlar. Onların sonuçları özetle şöyledir:

1. Kişi merkezli yaklaşımlar ergenlik döneminde farklı dindarlık yörüngelerini ortaya çıkarmaktadır. (Yani gençler farklı dindarlık kimlikleri deniyor demektir.)

2. Ebeveyn sosyalleşmesi gidişat profilinde yer alma durumuna göre değişir. (Ebeveynlerin tutum ve tavırları ait oldukları toplumluklara göre değişmektedir)

3. Genetik, duanın azalmasını ve cemaatten ayrılmayı etkiler ancak katılımı etkilemez. (Özetle dindarlık üzerinde genetik faktörlerin etkisi vardır)

4. Çoğu çalışma dindarlığın ergen gelişimi üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu göstermektedir.

5. Dindarlık, cinsel kimlik ve önyargı ile ilgili olumsuz sonuçları öngörmektedir. (Yani dindarlık riskli davranışların muhtemel sonuçlarını öngermede çok etkilidir)

Bu araştırmada araştırmacılar, daha önceki çalışmalarda olduğu gibi dindarlığın gelişim açısından faydalı olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca dindarlık ergen gelişiminde bireylerin öz kontrol ve kimlik duygusuna önemli katkılar yapmaktadır. Bu araştırmanın sonuçları, kendilerinden önce yapılan araştırmaların sonuçlarını teyit etmesi açısından önemlidir.

Kıbrıs Türk Psikoloji Derneği ise özellikle başörtüsü gibi dini sembollerin okullarda çocukların hem psikolojik, hem de sosyolojik gelişimlerine olumsuz etki edebileceğini söylemektedir. Başörtüsünün, ayrımcılığa neden olacağını, aidiyet duygusunun yanlış gelişmesine, farklı kimlik uygulamalarının toplumsal bütünleşme ve kaynaşmayı olumsuz etkileyeceğini belirtmektedir. Ayrıca onlara göre dini semboller okullarda dinle barışık ilişkinin önünde engel olduğunu, çatışma ve yabancılaşmayı artıran, sorgulayıcı düşünceyi azaltan şeyler olduğu belirtilmektedir.

Kıbrıs Türk Psikoloji derneklerinin başörtüsüyle ilgili söyledikleri muhtemel sakıncaların bilimsel karşılığı yoktur. Onların çatışma ve yabancılaşma dediği şeyde dinin değil, ırkçı ve ayrımcı düşüncenin etkisi vardır. Dini kimlik bir aidiyet şeklidir, onlar bu kimliği reddediyorlar.

Bireyin ait olduğu aile ve toplum kesiminin kültür ve yaşantısını devam ettirmesinden doğal bir şey yoktur. Kaldı ki İslam bütün toplumun ortak değeridir ve onun inanç uygulamalarının (kızların başörtüsü, çocuk ve gençlerin namazı, orucu vb.) tehdit olarak algılanması, zararlı olarak etiketlenmesi bilimsel verilerin kabul etmediği şeylerdir. Çünkü dindarlık ergen gelişimi için çok önemli imkanlar sunmaktadır. Literatür bunun kanıtlarıyla doludur.

Öte yandan başörtüsü konusunda ergenlere yapılacak herhangi bir dayatma ve baskının psikolojik sonuçları çok daha ağır olacaktır, olmaktadır. Bu baskı ister okul merkezli kısıtlayıcı, yasaklayıcı ve dayatmacı baskı olsun, ister aile ve toplum merkezli olsun fark etmez. Ayrıca bir kız çocuğuna başını zorla örttürmekle başını zorla açtırmak arasında hem gelişim psikolojisi hem hukuk hem de insan hakları bağlamında bir fark yoktur.

Kaynaklar

Barth, L., Wacker, K., Yurddas, N. et al. On the Psychodynamics of Wearing a Headscarf Among Young Muslim Women Living in Germany—New Heterogeneous Poles of Subjectivity. Int. Migration & Integration 25, 1615–1643 (2024). https://doi.org/10.1007/s12134-024-01132-1

Sarah A Schnitker, Jay M Medenwaldt, Emily G Williams, Religiosity in adolescence, Current Opinion in Psychology, Volume 40, 2021, Pages 155-159, ISSN 2352-250X, https://doi.org/10.1016/j.copsyc.2020.09.012.

https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n556885-psikoloji-derneklerinden-cagri-basortusu-serbestligi-cocuklarin-kendini-kesfetme-surecine-zarar-verebilir

Kıbrıs Türk Psikoloji Derneği https://meb.ai/mDDDkZ

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #