MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

KPSS 2024 KUBBETÜS-SAHRA SORUSU

24 Temmuz 2024 Çarşamba 17:00

Geçen yıl TYT’de çıkan bir felsefe sorusu “felsefe mi, din mi” tartışmasını çıkarmıştı. Bu yıl bir tartışma olmadı ama KPSS’de sorulan soruya bir adayın yanlış cevap vermiş olması bu yazıyı kaleme almamıza neden oldu.

Muhtemelen adayların büyük kısmı bu soruya doğru cevap vermiştir. Çünkü soru çok kolay, güncel ve sürekli gündemde olan konuda. Soru şu;

Hz. Muhammed'in İsra ve Miraç Gecesi'nde gerçekleştirdiği yolculuğu ve gökyüzüne yükseldiği mekânı içinde barındıran, Kutsal Harem-i Şerif'in bir parçası olarak da kabul edilen Kubbetü's-Sahra Mescidi aşağıdaki şehirlerin hangisinde yer almaktadır?

  1. Han Yunus          B) Gazze              C) Refah               D) Kudüs              E) Ramallah

Doğru cevap Kudüs’tür. Devlet memurluğuna aday olan birinin bu soruyu bilmemesini düşünemiyorum. Bu soru “Atatürk kurtuluş savaşını hangi şehirde başlattı” sorusu kadar önemli en az onun kadar da gerekli ve ondan daha fazla güncel ve küresel anlamı ve önemi olan bir konuyla ilgili. Bu soruyu bilmeyenin devlet memuru yapılmaması gerekiyor. Bir memurun Dünya’dan temel düzeyde haberdar olması gerekir. Bundan daha da öte, bölgemizden, yakın coğrafyamızdan ve bunlarla ilgili gelişmelerden de bir memurun en azından temel düzeyde bilgisi olması gerekir.

Kudüs, Filistin, Mekke-Medine, Bağdat, Kahire, Yemen, Arabistan, İran, Lübnan, Şam… sırf İslam dünyasında diye bir takım kesimlerin söz etmeyi bile kerih gördüğü konular. Etseler bile küçük görerek, alaya alarak söz ettiklerini defalarca gördük.

Suriye’de ne işimiz var diyenler var muhalefette. Libya savaşında Türkiye’nin aktif olarak sorumluluk alması, dökülen kanı durdurdu, çatışmaları bitirdi. Bu müdahale eğer Suriye’de ilk başta olsaydı emin olun ne mülteci göçü olur, ne de savaş bu kadar uzardı.

ABD’nin Irak’a müdahalesi Irak’ın kültürel ve arkeolojik tarihine de büyük yıkım getirdi. Bu ülke insanlığın beşiği olan medeniyet birikimlerine sahipti. Dünya üzerindeki ilk uygarlık tecrübeleri bu coğrafyada başladı. Buna rağmen Yunanistan’daki Akropolis’i biliriz de Irak’ta bulunan Samarra Ulu Camisini bilmeyiz.

Samarra Ulu Cami Türk tarihi açısından da önemlidir. Bugün ayakta olan cami minaresinin bir benzeri Ankara’da Kuzeykent Camiinin girişine de yapılmış ve seyir terası olarak kullanılmaktadır.

İşte Türk ve İslam tarihi açısından önemli olduğu kadar, insanlık tarihi açısından da önemli şehirler, kasabalar, tarihi yapılar ve doğal güzellikler gördüğü onlarca yıkıcı savaşa rağmen ayakta kalmaya devam ediyor. İnsanlığın kadim yapılarından olan Mescid-i Aksa, tarihi ve çevresinde yaşamış ve yaşayan kültürüyle tanımamız gereken bir simge kurumdur.

Her biri muazzam kültür barındıran İslam şehirleri artan nüfusa ve zaman zaman yoğunlaşan çatışmalara rağmen yaşıyorlar. Halep’te yerle bir edilen Halep Ulu Cami yeniden ve daha iyi şekilde inşa edilecek. Çünkü savaşlar biter ama hayat devam eder. Binlerce yıllık birikimden insanlık kolay kolay öyle vazgeçmezler.

Bu üçü gibi İslam dünyasında daha pek çok kültürel yapılar vardır. Can çekişecek kadar zayıflaması için savaşlar çıkarılan, insanları göç ettirilen, geçmişi tahrip edilen şehirler ve kültürleri biz hatırladıkça var olmaya devam edecektir.

Bizim hatırlamamız için önce sahip çıkmamız, sonra önem vermemizle olur. Samarra Ulu Cami, Mescid-i Aksa ve Halep Ulu Cami gibi medeniyetin kadim eserleri sadece cami olarak değil, ilmi, siyasi ve ekonomik cepheleriyle ele alınması gereken yapılardır. İslam şehirleri ve onların üstüne oturduğu medeniyet insanlık için önemli olduğu gibi bizim için de önemli ve değerlidir.

Kahramanmaraş Domuztepe höyüğünü Mezapotomya’dan ayıramadığınız gibi Sparta’dan da ayıramazsınız. Üçünü de bilmek, üçünü de sahiplenmek gerek. Çünkü Fatih’in İstanbul’u fethi ile biz bu üçünü de tevarüs ettik.

Eğitim müfredatlarına bunların tarihi, kültürü ve medeniyetini koymamız lazım. Batı Roma tarihini ve Yunan tarihini ayrıntısıyla yeni nesle aktarıyor. Biz hem Roma’nın hem Yunan’ın tarihinin üzerinde oturuyoruz. Bunun yanında Orta Asya’dan gelen bir mirasımız var.

Bunları eğitim müfredatlarına koyduğumuzda geçmişiyle barışık, geçmişine ve medeniyetine sahip çıkan, kültürüne yabancılaşmamış tam tersi kültürünü geleceğe taşıyan bir nesil çıkar. Ondan sonra KPSS’ye giren ister bilsin, ister bilmesin, bizim olanı yeni nesle aktarmış olmamız bize yeter.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #