Dünya nüfusunun artış hızının küresel düzeyde yavaşladığı BM raporlarında belirtilmektedir. Küresel nüfus artışı konusu günümüzde hem bir endişe kaynağıdır hem de getirdiği problemlerle baş etme derdini ortaya koymaktadır. Endişenin temel kaynağı dünya kaynaklarının sınırlılığı ve getirdiği problemlerin aşılmasındaki güçlüktür.
Nüfus artışı beraberinde daha fazla gıda arzı, eğitim, sağlık, güvenlik ve istihdam ihtiyacı oluşturur. Bu, ekonomisi büyük ülkeler için çok sorun olmazken, ekonomisi gelişen ve geri kalmış ülkeler için ciddi sorunlar doğurmaktadır. Bir defa her şey çözülse bile güvenlik ve istihdam sorunu katlanarak büyüyebiliyor. Özellikle ekonomik durgunluğun olduğu şu devirde üstüne bir de küresel savaş tehdidinin olması dünya nüfusunun artışının yavaşlaması doğurmaktadır.
Ülkemizdeki nüfus sorunu çok hızlı bir şekilde düştü ve gündeme geldi. Birkaç yıla kadar ülke doğurganlık hızı 2,1’den 1,6 düşmesi büyük bir şok olarak karşımıza çıktı. Bunun üzerine bir arayış olduğu görülmektedir.
Dünyanın nüfus artış hızının yavaşlaması bize çok hızlı şekilde yansıdı. Küresel ekonomik kriz ve savaş riski bunda önemli rol sahibi olabilir ancak bizce bunun sebebi daha başkadır. Bir tane de değil, birden fazla.
Nüfusun Milyara Ulaşması
Dünya ilk milyarını 1803 yılında gördü. İnsanlın bundan önce hiç milyarlık nüfusa ulaşmamıştı. Dünyanın ilk milyarlık nüfusundan tam 122 yıl sonra dünya 2 milyar nüfusa ulaştı. Bu arada yer yüzünde pek çok savaş olduğu ve bir de dünya savaşı yaşandığı halde nüfus artışında önemli bir ivme yakalandığı görülmektedir.
Dünya, 3 milyar nüfusa 1960 yılında ulaştı. 2 milyar nüfustan 3 milyar nüfusa 35 yılda ulaştı. Nüfus artış hızı özellikle 2. Dünya savaşından sonra gelen barış ve istikrar sürecinde çok hızlı şekilde arttığını görüyoruz. Çünkü 1974 dünya nüfusu 4 milyar, 1987 yılında 5 milyar ve 1999 yılında ise 6 milyar oldu. 2011 ve 2023 yıllarında gelen birer milyarlık artışlarla dünya nüfusu 8 milyarı geçmiş durumda.
Bu artışlarda Asya her zaman yüksek eğilimde devam etse de son 20 yılda aslan payı Afrika almaktadır. Demokratik Kongo, Nijerya, Angola, Tanzanya gibi 9 ülkenin nüfusu önümüzdeki 30 yılda iki katına çıkması beklenmektedir. Öte yandan Çin ve Hindistan dünyanın en kalabalık iki ülkesi olarak karşımıza çıksa da bu iki ülkede nüfus artışının yavaşladığı belirtilmektedir. Hatta Çin ve Avrupa’nın nüfusunun durduğu bu ikisinin 2040’lı yıllarda nüfuslarında azalış yaşayacağı belirtilmektedir.
Dünyanın nüfus artış hızı BM rakamlarına göre şuan 2,25’tir. Bu rakamın 2040’larda 2,1’e düşeceği öngörülmektedir. Yani ülkemizin yaşadığı nüfus artış hızındaki yavaşlama sorunu aslında Afrika ülkeleri hariç küresel bir sorun.
Bazı ülkelerde nüfus artışları eksilere düşmüş yani nüfus sabit değil, nüfuslar düşüyor. Bunların içinde İtalya, Yunanistan, Macaristan ve Sırbistan dikkat çekiyor. Almanya, Hollanda ve İspanya gibi pek çok Avrupa ülkesinde ise nüfus artışı bizden daha iyi durumda. Buna rağmen tüm Avrupa Türkiye’yle birlikte 2,1 nüfus yenilenme hızının altında olduğu görülmektedir.
Nüfus artışları düşen ülkelere bakıldığında bu ülkelerin refah düzeylerinin yüksekliği öncelikli olarak dikkat çekmektedir. Öte yandan küresel ekonomik durgunluktan ve savaş ihtimalinden de en çok etkilenecek ülkeler bu ülkeler. Dolayısıyla küresel belirsizliğin ve refah toplumu olmanın verdiği rahatlığın getirdiği bir durumla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir.
Doğum oranlarının en çok arttığı dönemlere bakıldığında yine refahın ve kalkınmanın varlığını görmekteyiz. Dolayısıyla ekonomik kalkınmışlığı, bizdeki gibi kalkınma sürecine girmenin her seferinde nüfus artışını engellediği tezi tarihsel verilerle terstir. Zira küresel nüfus artışını Avrupa ve ABD gibi ülkeler de yaşadı ve baby boomer hadisesi bunlarda yaşanan doğum patlamasından kaynaklanmaktadır. Keza Asya’nın gelişen ekonomilerine rağmen nüfus artışlarının devam ettiği görülmekte.
1950 ile 2023 arasında nüfus artışı en hızlı Asya ve Afrika’da gerçekleşmiş. Afrika son 20 yılda atağa geçmiş görünürken Asya’nın nüfus artışı dünya nüfus artışıyla paraleldir.
Bu rakamları detaylandırmak mümkündür. Sonuçta küresel bir krizle karşı karşıyayız. Bizim, ülke olarak nitelikli nüfusa sahip olmamız gerekiyor. Bunun yolu da öncelikle güven ve istikrardan geçiyor. Bundan sonra ekonomik kalkınmışlık, refahın tabana yayılması, nüfus hareketlerinin kontrolü ve kırsalın ekonomisine özen gösterilmesi geliyor. Bunun haricinde önemli olan bir diğer sorunda aile kurumunun güçlendirilmesi, erken evliliğin teşvik edilmesi, kadın istihdamının sınırlandırılması ve ev kadınlığının da bir iş olarak nitelenmesi gerekiyor. Eğitim sürelerinin kısaltılması, istihdama katılımın öne çekilmesi de yapılması gerekenler olarak önümüzde durmaktadır.
Bu şekilde özetlenen çözümle ilgili önerileri bir sonraki yazımızda daha detaylı olarak incelemeye devam edeceğiz.
Kaynaklar:
Hannah Ritchie and Lucas Rodés-Guirao (2024) - “Peak global population and other key findings from the 2024 UN World Population Prospects” Published online at OurWorldinData.org. Retrieved from: 'https://ourworldindata.org/un-population-2024-revision' [Online Resource]
Max Roser and Hannah Ritchie (2023) - “How has world population growth changed over time?” Published online at OurWorldinData.org. Retrieved from: 'https://ourworldindata.org/population-growth-over-time' [Online Resource
https://tr.euronews.com/2024/03/01/turkiyede-nufus-artisi-neredeyse-durdu-nufus-artisi-ve-dogurganlik-hizinda-avrupada-durum-
https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/nufus-artis-hizi-i-85616
https://www.un.org/en/global-issues/population