Müslüman ilim adamları (hekimleri) bin yıl önce depresyon için telkin, perhiz ve ilaçla tedavi gibi yöntemleri belirlemişler.
Bugün psikoloji ve psikiyatri de benzer yöntemler öneriyor. Psikoloji ve psikiyatrinin bulgularından bigâne Müslümanlık iddiası kendi tarihimizle çelişmektir. Akıl hastası gerçeğini yadsımaktır bu. Halbuki atalarımız akıl hastalarını tedavi için yöntemler bulmuşlar. Buna rağmen günümüzde dindarlar arasında psikolojinin bir araz gibi algılandığını görüyoruz.
Bugün psikolojinin bulgularını çıkarın insanların hayatından ne eğitim kalır ne siyaset ne pazarlama. Yadsıdığımız şeyi bize karşı kullanıyor adamlar.
“Din, ahlakın hala en büyük kaynağıdır. Bunu yıkmalıyız, psikoloji bilimiyle elde edilen verileri onun yerine ikame etmeliyiz” diyorlar. Biz psikolojiyi bir bilim değil de bir araz gibi görmeye devam edersek adamlar bu inkârı bile bize karşı kullanır.
Din Psikolojisi diye bir ilim dalı var. Dinin kendisi psikolojinin konusu olmuş. Sen istesen de istemesen de bu böyle. “Ben namaz kılınca müthiş rahatlıyorum” dersin, adam “Bu OKB” deyip seni hasta ilan eder. OKB psikiyatrik bir terim. Ne olduğundan bigâne yaşarsan adamlar bizim hayatımızı didik didik eder.
Dünyada adını sanını duymadığımız bilim dalları var. Biz bilmiyoruz diye bunlar bilim dalı olmaktan çıkıyor mu, elbette çıkmaz. Ben bilim dalı olarak görmüyorum demekle psikoloji ve sosyoloji bilim dalı olmaktan çıkmaz. Ben bu hükümeti kabul etmiyorum gibi bir şey bu. O nedenle ortada bir gerçek var ve kendi gerçekliğimizle çelişse de gerçek olarak devam edecek.
Sadece Sosyal Psikolojinin verileri bile toplum ve insan algılarımızı değiştirmeye yeter. O zaman Kur'an okumamız da değişir, hadis okumamızda.
Ahlak konusunda Kant'ı anlatırlar sürekli. Kant'ın ödev ahlakını özellikle ilahiyatçılar çok beğenir. Ancak işin psikolojik boyutunu bilmezseniz veya sosyal psikolojinin verilerinden haberdar değilseniz Kant ahlakından Bakara 177'e varamazsınız.
Bakara 177'yi incelendiği zaman da ahlakın ilkeleri ortaya çıkar. İnanç, infak, ibadet, ahde vefa ve sabır….
Sonuç olarak bilirsek anlarız, bilmezsek yargılarız.