MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

CENDEREDEKİ ÖĞRETMENLER 3

23 Mayıs 2017 Salı 00:45

Özel derslerle 2 saatte anlatılan matematik, okullarda 5-6 saat verildiği halde nasıl anlatılamıyor? Özel dersin büyüsü mü var? Ya da yıllarca İngilizce dersi görürüz, kaçımız okulda öğrendiğimiz İngilizce ile bir turistin meramını anlar ve ona yardımcı olabiliriz? Neden özel dersler ve kurslarla etkili İngilizce öğreniriz?

Bu soruların cevaplarını sizlerde biliyorsunuzdur. En önemli soru; “Bu iki durumda değişen ne?”…

10 yıl kadar öncesine kadar öğretmenleri okullarda gelip denetleyen, onlara not veren müfettişler vardı. Çok başarılı öğretmenlerin düşük not, başarısı düşük öğretmenlerin ise yüksek not aldığını çok gördük. Sonra bu tür denetlemeye son verildi.

İyi öğretmen-kötü öğretmen konusunda insanların algılarını ölçen bir araştırma yapılsa muhtemelen bu konuda öğretmenlik niteliğiyle doğrudan ilişkili olmayan bir takım sonuçlar yoğunlukta çıkar. Ancak iyi öğretmenle-kötü öğretmeni birbirinden ayıran bir sistemimiz yok.

Sağlık bakanlığı birkaç yıldır hastalara doktor seçme hakkını veriyor. Acaba velilere öğretmen seçme hakkı verilse, durum nasıl olur? Milli Eğitim Bakanlığının okullarda açtığı destekleme kurslarında öğrencilerin öğretmenlerini seçme hakkı var. Öğretmenler belirli sayıya kadar sınıf açabiliyor. Bu durumda bazı öğretmenlerin öğrenciler tarafından tercih edilmediğini, destekleme kurslarına hiç kimsenin katılmak istemediğini görüyoruz. Burada soru şu; ‘Öğrencinin istemediği öğretmen nasıl çalışmaya devam edebiliyor?’…

Bir konu daha var ki bu daha vahim tablolar ortaya koyuyor; açık öğretim lisesi öğrencilerinin sayısı her yıl artıyor (Bakınız http://www.aol.meb.gov.tr/sayfaoku.php?id=32 ). Bir seminer sırasında meslektaşlarımdan biri bundan şikayet etmiş ve bakanlığın yanlış politikaları yüzünden öğrencilerin açık öğretime kaydığını, okullarda yakında okutacak öğrenci bulamayacaklarını söylemişti. Öğrenciler neden okullardan, açık liseye kaçıyor acaba? Özellikle lise öğrencilerini açık öğretime yönelten bakanlığın yanlış politikaları mı? Öyleyse bunlar nelerdir? Ben meslektaşıma şu tecrübemi anlatarak cevap verdim:

Rehberlik servisinde çalışırken bir öğrenci soluk soluğa yanıma geldi ve “Hocam bana nolursunuz yardım edin? Çok zor durumdayım, kafayı yemek üzereyim” dedi. “Hayırdır ne oldu?” diye sorduğumda, “Ben ortaokuldayken 80-90’dan aşağı olmayan matematiğim 9 sınıfa geldiğimde 50’nin altına düştü, aileme matematiğimin zayıf olduğunu izah edemem kurtarmam gerek” dedi. Öğretmeni klasik ‘dersimi anlatır çıkarım’ mantığında, öğrenciyle birebir ilgilenmeyen tipte bir öğretmendi. Yine de öğretmeniyle konuşup konuşmadığını sordum. Konuşmuş, daha çok çalışmasını dersi daha iyi dinlemesini söylemiş sadece.

Bu öğrenciye hemen bir video paylaşım sitesinden “Matematik nasıl çalışılır” anahtar kelimesiyle video arattım bir iki tanesini izlettim. Sonra eksiği olan konuları belirleyip bu konularla ilgili video paylaşım sitelerinden ve internetten arama yapmasını sağlayacak anahtar kelimeleri eline verdim. En sonunda da beraber bir çalışma programı çıkarıp, birkaç matematik soru kitabı edinmesini söyleyip gönderdim. Bu öğrenciyi düzenli olarak takip ettim ve sene sonunda matematiğini yeniden 80’ler düzeyine çektiğini gördüm.

Şimdi can alıcı soru burada “O matematik öğretmeni sayesinde mi o öğrenci matematikte başarılı oldu?” Kesinlikle hayır. Öğrencilerin açık öğretime yönelişlerinde öğretmenlerin yanlış tutumları var gibi bir genelleme yapmak doğru değil. Ancak bunda sadece bakanlığın suçu varmış gibi yapmakta doğru değil. Önemli olan öğretmenlerin bu durumu tersine çevirmek için bir şey yapıp yapmadıklarıdır. Çünkü, yüz yüze eğitimin yerini hiçbir eğitim tutamaz.

Zaman değişiyor, insanlar değişiyor; eskinin reçeteleri günümüzde fayda etmiyor. Eskinin ihtiyaçları üzerine kurulmuş eğitim sistemi günümüzün ihtiyaçlarını karşılamıyor. Eskinin insan tiplerine göre öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinin öğretmenleri artık okullarda çaresiz kalabiliyor. Zaman değişiyor ve öğretmenin etrafındaki cendere daralıyor. Zamanı ve yetişen yeni nesli anlamadan öğretmenlik olmadığı gibi, her şeyin şeffaflaştığı günümüzde öğretmenlikte şeffaflaşıyor. Her şeye hesap sorulduğu gibi artık belki her şeyden daha fazla öğretmenlere de hesap soruluyor. Değişen zamana uyum sağlamayanlar zamanın çarkları arasında ezilip gidecektir.

Öğretmenlik mesleği artık yeni bir kimliğe bürünüyor. Öğretmenler yeni rolleri ve yeni yöntemleriyle mesleklerini icra edecekler, etmek zorundalar. Akıllı tahtalara uyum sağlamanın ötesinde, bireyi tanıma tekniklerini iyi kullanan, bireyin yeteneklerini, ihtiyaçlarını, eksikliklerini iyi belirleyen, bireyin öğrenme kanallarını çabuk keşfeden ve bireyi iyi yönlendiren öğretmenler görev yapacak gelecekte. Bireye ders veren öğretmen yerine, bireye neyi, ne kadar, nerede ve nasıl alacağını gösteren, bireyin gelişimini takip eden öğretmenler gelmeli, gelecek…

Bu geleceğe hazır olmayan öğretmenler nedeniyle öğretmenlik mesleği üzerinde toplumun baskısı devam edecek. Elbette öğretmenlerin dışındaki etmenlerle öğretmenler üzerine haksız eleştiriler yapılıyor, burası bir gerçek. Ancak bu mesleğin tarihsel gelişimi doğrultusunda oluşacak değişimlere ayak uyduramayan zamanın dişlileri arasında kaybolup gidecektir.

Mahir Kılıçoğlu

mahirkilicoglu@hotmail.com

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #