9 Temmuz 2018 tarihi önemli bir tarih. Türkiye’nin başkanlık sisteminin başladığı tarih bu tarihtir. Cumhurbaşkanımız ki artık ona Başkanımız diyeceğiz; yeminlerini ettiler ve göreve başladılar. Gece 22:45 gibi de yeni kabineyi açıkladılar.
Yeni kabinenin benim nazarımda en dikkat çeken bölümü Milli Eğitim Bakanının kim olacağıyla ilgiliydi. Kabinenin açıklanmasından yaklaşık bir buçuk saat önce Milli Eğitim Bakanı olarak Prof. Dr. Ziya Selçuk’un bakan olduğuna dair bir bilgi geldi.
Bu ismi duyunca heyecanlandım. Ziya hoca, benim Gazi Üniversitesinden tanıdığım, bir zamanlar Talim Terbiye Kurulu başkanlığını da yapan çok değerli bir akademisyen hoca. Tam anlamıyla “Eğitimci”dir.
Yazılarımı bu köşede yayınladığımdan beri en sık vurguladığım konulardan biri, eğitimin başındaki kişilerin eğitimci olması gerektiğiyle ilgilidir. Hatta bir yazımda, sayın Başkanımızdan, duayen bir eğitimciyi Milli Eğitim Bakanlığına getirmesini dile getirmiştim. İşte duayen eğitimci nitelemesinin içini dolduran hocamız Ziya Selçuk’tan başkasını da göremiyorum. Tam anlamıyla isabetli bir tercih.
Daha önceki Ak Parti hükümetlerinde göreve gelen pek çok üst düzey bürokrat ve bakanlarımızın tamamı eğitim kökenli değildi. Hüseyin Çelik akademisyendi ancak eğitimci değildi. Buna rağmen, eğitim-öğretimle iç içe bir yaşantısı olduğundan olsa gerek, Ak Parti hükümetlerinin en başarılı Milli Eğitim Bakanı olarak anılıyordu hala.
Ziya Selçuk hoca’nın gelmesiyle her şeyin daha iyi olacağına, eğitim adına doğru şeylerin yapılacağına inancımız tamdır. Bu nedenle, Ziya Selçuk’un değil Ak Parti, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin görmüş olduğu en iyi eğitim bakanı olacağı beklentimiz çok yüksektir.
Onun eğitimde teoriyle pratiği çok iyi birleştirdiğini biliyorum. Eğitim konusunda çok değerli fikirleri olduğunu, neyin nasıl olması gerektiğini çok iyi bildiğini biliyorum.
Sosyal medya’da öğretmenler şimdiden bayram ediyor. Çünkü eğitimci olmayan kişilerin hatalı kararları nedeniyle eğitimde ülkemiz istenen başarıyı yakalayamadı. En basitinden 4+4+4 kararı alınırken 60 aydan zorunlu eğitim başlatıldı. Bu kararı kanunla çıkardılar ama yönetmelikle bunu 66 aya çektiler.
Sonra sınıf öğretmenlerine okul öncesi öğretmeni gibi davranma, eğitim verme zorunluluğu getirdiler. Teknik olarak mümkün olmayan şeyleri yapmak istediler. 60 aylık çocukla 72 aylık çocuk arasında sadece 12 ay fark yok, en başta hazır bulunuşluk dediğimiz şey yok 60 aylık çocukta. O nedenle, 60 ayda zorunlu eğitime sadece okul öncesiyle başlayabilirsiniz. Bu çok ciddi bir hata idi ve hala orada duruyor, düzelten yok.
Yeni bakanımızın mevcut sistemle devam etmek isteyeceğini düşünmüyorum. Hem bakanlık teşkilatının yeniden örgütlenmesi, hem de eğitim sisteminin yeniden kurgulanması gerekiyor. Ülkemizde yeni eğitim sistemine karşı dirençlerin eskisi kadar güçlü olmadığını, halk tarafından da eski sistemin taraftarlarının yeterli desteği görmediklerini 24 Haziran’da gördük. Millet onları sandığa gömdü.
O halde, eğitimle ilgili çalışmalarda öncelikle bu yapısal ve sistemsel sorunları çözüme kavuşturmak gerekiyor. Öğretmenlik mesleğinin geleceğiyle ilgili çalışmaların da bu dönemde başlayacağını düşünüyorum. Zaten Ak Parti’nin seçim beyannamesinde bu iki konuda vaatlerin olduğunu yazmıştık.
Bu nedenle Sayın Ziya Selçuk hocanın çok işi var. Ülkemizin kendilerinin vizyonuna, yeteneklerine ve birikimine çok ihtiyacı var. Bakan olmalarına çok sevindim, ülkemize, milletimize ve kendilerine hayırlı olmasını diliyorum.