Okullarda yöneticilerden her şey beklenir, her şeyi tam yapması istenir. Ancak buna rağmen yetkileri oldukça sınırlı ve görev süreleri belirsiz bir sürece tabidir.
Ülkemizde eğitim yöneticiliği bir kariyer olmaktan çıkarılmış, her an öğretmenliğe dönme ihtimali olan, resmen öğretmen niteliği taşıyan ve müdürlük sıfatı yanına iğreti yerleştirilmiş gibi duran belirsiz bir görevdir. Hangi kamu kurumunda çoğu zaman binleri geçen sayıda insana hizmet götürüldüğünde, oradaki idareci astları ile aynı sıfata sahip olabiliyor? Okul yöneticiliği, amirlik statüsünde öğretmenlikten başka bir şey değildir.
Okul müdürlerinin öğretmen görevlendirilmelerinde etkin ve söz sahibi olmalarına imkân verilmelidir. Bu tabi ki günümüz şartlarında hiç de uygun ve uygulanabilir değil. Ancak, okul yöneticiliğini bir kariyer ve bir statü haline getirip, profesyonel okul yöneticileri sınıfı oluşturmamız durumunda çok yerinde bir uygulamaya dönüşmesi kuvvetle muhtemeldir. Artık 4 yılda bir değişen okul yönetici kadroları yerine, statüsü güçlü, kariyeri sağlam, yetkileri çoğaltılmış okul yöneticilerinin zamanı geldi de geçiyor bile…
Okul müdürleri yetkileri sınırlı ancak sorumlulukları yetkilerinden kat kat fazla yöneticilerdirler. Öğretmen görevlendirilmelerinde müdürlerin söz sahibi olmaları yönünde ülkemizde proje okulları ile bir adım atılmıştır. Statüsü güçlendirilmiş okul yöneticilerine hesap sorabilirlik de hakkaniyetli hale gelir.
Okulların hem idari, hem mali, hem de eğitsel açıdan yönetimleri birbirlerinden ayrı işlerdir. Halihazırda okullarda müdür yardımcılarının normları belirlenen iş yükleri açısından yeterli gelmemektedir. Bu durum okul müdürüne daha fazla yük binmesine, idari ve mali işlere boğulmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu nedenle norm sayıları yeniden düzenlenmeli ve belirli sayıların üzerindeki bütün okullar için idari ve mali yönetim görevlerine ayrı bir müdür yardımcılığı veya müdür baş yardımcılığı verilmelidir.
Okul yöneticiliğinin bir kariyer alanı haline gelmesi 2023 eğitim vizyonu belgesine de girmiş bulunmaktadır. Ancak, milli eğitim bakanlığında öğretmenler için bir kariyer basamakları sistemi geliştirilmediğinden, okul yöneticiliğinin gelecekte nasıl bir kariyer basamağı olacağı da bir muammadır. Çünkü yıllarca okul yöneticisi olarak çalışan bireylerin hiçbir sınıflamaya tabi tutulmadan pat diye öğretmenliğe döndürüldüğünü veya dönmek zorunda bırakıldığını defalarca gördük.
Eğitim yönetiminin genel anlamda kariyer olması ise bütün milli eğitim camiasını etkileyecek önemli bir düzenleme olacaktır. Bu, bürokratik bir vesayet sistemi oluşturmak olarak anlaşılmamalı. Eğitim konusunda özellikle mevcut siyasal iktidar döneminde yapılan pek çok değişiklikte bir dikiş tutturamamanın sebebinin eğitim kökenli olmayan siyasilerin bakanlık makamına getirilmesi olduğunu söylemiştik. Bunun gibi eğitim kökenli olmayan kişilerin eğitimle ilgili kararlarda ve yönetimde etkin olmaları da benzer sonuçları doğurur.
Ülkemizde lisans eğitimini tamamlayıp öğretmen olarak atanan öğretmenler eğitim yöneticiliği konusunda geçmişten beri en öncelikli adaylardı. Ancak birkaç yıl önce sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla bazı akademisyenlerin de eğitim yöneticiliği tartışılıp konuşulmaya başlandı. Ancak uygulamaya dönük bir sonuç alınamadı.
Bizim bu konuda önerimiz, öğretmenlerin içinden belirli bir kitleyi, özellikle belirli şartları gerçekleştiren öğretmenleri yüksek lisans ve doktora yapması için özendirmek, teşvik etmek ve bunların önemli bir kısmını da eğitim yöneticiliği başta olmak üzere yönetimle ve denetimle ilgili akademik kariyere yönlendirmektir.
Daha önce önerdiğimiz Akademik Öğretmen kavramı, işte tam da bu durumlar için öncelikle düşünülmüş bir kavramdır. Ülkemizde öğretmen camiası kadar akademisyen yetiştiren camia olmadığı gibi, Milli Eğitim Teşkilatı kadar akademik kariyer yapmış personelini dışarıya kaptıran kurum yoktur.
Millî Eğitim Bakanlığının öğretmenlere yönelik başta eğitim yöneticiliği olmak üzere, akademik öğretmen, eğitim uzmanı, eğitim deneticisi, eğitim kalite kontrolörü gibi kariyer basamaklarını belirlemesi ve bu kariyer basamaklarına atamalar objektif, şartlı, sürekli ve geçişken olmalıdır.
Bu kariyer sisteminin merkezinde eğitim yöneticiliği olduğundan, bu kariyer sisteminden de en çok fayda görecek olan da eğitimin yönetimidir.