MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

HALKIN OY VERDİĞİ YÖNETSİN

05 Mart 2017 Pazar 01:56

Tek adam rejimi gelecek diyenler var. O zaman HDP gibi eş başkanlar mı gelsin. Tek adam tarafından yönetilen partilere ses yok ama tek adam tarafından yönetilen bir ülke olmasın diyorlar.

Tek adama hesap sormak kolaydır. Mevcut sistemin kurucuları, yönetimi parçalı yapılandırdığı için seçilmişlerle atanmışlar arasındaki sürtüşmede hep seçilmişlerin zarar görmesi sağlandı. Atanmışlara yıllarca kimse dokunamadı.

Hatırlayın, Erzurum İl Milli Eğitim müdürü 11 kez görevden alınıp geri döndü. Millete hiç hesap vermeyen bürokrasinin seçilmişler karşısındaki gücünü, işte bu basit örnekte görebiliyoruz. Halbuki demokrasilerde halka hesap veren, halktan destek alan irade en üstün iradedir.

Meclisten geçen ve referandum için halkın önüne getirilen Anayasa değişikliğiyle Meclis ve Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçilecek ve hükumet yetkisi meclisten bağımsız olarak sadece cumhurbaşkanında olacak. Bu, ülkenin yerinde patinaj yapmasını sağlayan bürokrasinin de sonunu getirecek....

Bizim başımız tek adam yönetimlerinde değil, çok adam yönetimlerinde belaya girdi. Hükumet ve cumhurbaşkanı çekişmeleri, koalisyonlar hep ülkenin yerinde saymasına neden oldu. Muhalefetle işbirliği yapan cumhurbaşkanları oldu ve azınlığın çoğunluğa tahakkümü sağlandı. Hatırlayın 76 Milletvekiline sahip DSP Ocak 1999'da azınlık hükümetini kurmuş, ülkeyi 2001 krizine götüren süreç o zamanki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le böyle başlatılmıştı.

Yine hatırlayın; hem 70'li yıllarda, hem 90'larda halkın seçtiği siyasetçiler, ülkenin en tepesine, cumhurbaşkanlığına bürokrasinden birilerini getirdiler. Halbuki halka hesap verme makamındakiler arasından birilerinin seçilmesi gerekti. Halka hesap verme durumuna hiç düşmemiş kişiler, halktan kopuk ve uzak oldular. Halkı anlamadıkları gibi, halkın seçtikleriyle de sürekli sorun yaşadılar. Bakın, Özal, halkın oyuyla seçilmiş Demirel'le sorunlar yaşadı, Demirel Erbakan'ı hiç istemedi. Ahmet Necdet Sezer, kendisini cumhurbaşkanı seçtirdiği halde Ecevit'le hiç anlaşamadı. Çünkü cumhurbaşkanları halka hesap verme makamında değildi. Hatta adam öldürseler bile yargılanamazlardı.

Atanmışlar halka hesap vermez, onlar kanuna bakar ve uygular. Zorlama yorumlarla halkı mağdur edebilir. Bunda beis yoktur çünkü halka hesap vermeyecek. Seçilmişler halka hesap verir, bu nedenle yetki de onlardadır. Birileri halka hesap veren, oy isteyen tek adamdan korkuyorsa ve insanları öcü gibi bundan korkutuyorsa, gücünü halktan değil, bürokratik vesayetten almasındandır. Halka hesap vermekten korkmayan siyasetçi, halk tarafından seçilecek başkanlık sistemine evet der.

Yıllarca halkı aşağılayan, halkı hor gören, biz asılız deyip kendini halk tarafından seçilenlerden üstün gören zihniyetle mücadele edildi. Halk anlamaz dediler, benim oyum çobanın oyundan üstün dediler. Şimdi söz halkta; 16 Nisan'da anlayıp anlamadığını, ben bilmem, beyim bilir deyip hayır oyu mu kullanacak yoksa benim oy verdiğim iktidar olsun mu diyecek göreceğiz. Biz asılız diyenler de görecek, biz halkız diyenlerde...

16 Nisan'da çıkacak bir evet kararı parçalı siyasetin sonunu getirecek, seçilmişler dışında hiç bir erkin yönetime nüfuz etmesine izin vermeyecektir. Doğrudan halka hesap verme makamındakilerin yetkiyi kullandığı sistemle Türkiye daha da güçlü olacaktır...

Mahir KILIÇOĞLU

mahirkilicoglu@hotmail.com

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #