MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

İSLAM DÜNYASINDAKİ TRUVA ATLARI

18 Aralık 2016 Pazar 01:17

Müslümanlar bir olsun, beraber olsun diyoruz. Halep'te ölen de Müslüman, öldüren de... Birileri buna mezhep savaşı diyor, ben dışardan içimize soktukları truva atları harekete geçti diyorum.

30 yıl önce ve 5 yıl önce söylemlerini, eylemlerini alkışladığımız, sırf İslam Devrimini gerçekleştirdiler diye imrenerek baktığımız İran ile İsrail'e karşı sözde savaşan Hizbullah; katil ve kâfir Esed'le el ele Müslüman öldürme yarışında. Kadınları ve çocukları vahşice, işkence ede ede öldüren ve Şia olduğunu iddia eden güruh işte içimizdeki truva atları.

Sadece Şia değil, radikal İslam diye ortaya çıkan, kendilerinden başkasını Müslüman görmeyen, El Kaide, Boko Haram ve DAEŞ gibi örgütler eliyle de Müslümanlar ama sadece Müslümanlar öldürülüyor.

PKK-YPG gibi ırkçı, Marksist-Leninist örgütlerde savaşını Müslümanlara karşı yapıyor. Onun savaşı İslam’la... Ölenler, sürülenler, yerlerinden yurtlarından edilenler hep Müslümanlar. Bu örgüte ABD açık açık destek veriyor. Hem silah ve çeşitli askeri teçhizatları sağlıyor, hem de YPG-PKK teröristlerine eğitim veriyor.

Dün bütün dünya DAEŞ’in cinayetlerini konuşuyordu ve Sünni Müslümanları bu cinayetlerden sorumlu tutuyorlardı. Bugün Halep’te, Musul’da ve Telafer’de Şia olan, eskiden İslam Dünyasının kahramanları, şimdinin katilleri sebebiyle bütün bir Şii dünyası zan altında bırakılıyor. Adeta Şia, adam kesmekle, terör estirmekle eş anlamlı hale getiriliyor. İslam Dünyasının kalbinde, silahlı Şia örgütleri eliyle terör estiriliyor ve İran bu terör örgütlerine açık açık destek veriyor.

Bağdat’ta Necef’te, Kerbela’da yaşayan Şiiler, liderleri Mükteda Es-Sadr’ın yönlendirmesi ile İran’ın Irak ve Suriye politikasına lojistik ve personel desteği veriyor. Bu, Şiiler ile Sünniler arasında ciddi çatışmaları getirecek bir durum. Türkiye, İslam ülkelerindeki karışıklıkların Mezhep savaşına dönmemesi için uğraşırken, İran mevcut durumdan vazife çıkararak, mezhep savaşının fitilini ateşleyecek hamlelerde bulunuyor.

10-15 Nisan 2016 tarihinde İstanbul’da düzenlenen 13. İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde, İran ve Hizbullah’ın İslam ülkelerindeki faaliyetleri şiddetle kınanmıştı. İran’ın bütün İslam ülkeleri tarafından faaliyetleri kabul edilmediği halde, Rusya’nın açık, Batı’nın örtülü desteği ile İslam ülkelerinde İran, hem terörist faaliyetleri destekliyor, hem de askeri yardımlar dâhil her türlü lojistiği sağlıyor.

Bugün Mezhep savaşlarına giden yolda taşları döşemekle meşgul İran, İslam Dünyasında taşlar yerine oturduğunda sıranın kendisine geleceğini hesap etmiyor olsa gerek. Onun kuzeyinde yaşayan Azeri Türkleri, batısındaki Kürtler, Güneyindeki Sünni Araplar, Doğusundaki Türkmenler, Beluciler onun yumuşak karnı olarak duruyor. Toplam Nüfusu 77 milyon olan İran’ın eskiden beri ideoloji ihraç etme hastalığı var. Böylelikle uzak ülkeleri nüfuz altına almaya çalışıyor. Bunu daha önce barışçıl yollarla yaparken, şimdilerde açık açık askeri yöntemleri kullanıyor. Bütün İslam toplumları tarafından dikkatle ve nefretle izlenen İran’ın, bir mezhep savaşının fitilini ateşlediğinin farkında olmadığını düşünmek saflık olur. Bu durum başlı başına İran rejiminin İslam dünyası içindeki en büyük truva atı olduğunun göstergesidir.

Ölenlerin Müslüman, öldürenlerin Müslüman olduğu bir savaştayız. İçimize yerleştirilmiş truva atları kendilerine Şia, El Kaide, Boko Haram, DAEŞ, YPG-PKK, Haşdi Şabi, El Nusra ve Hizbullah gibi örgütlerin ortak noktası Müslüman öldürmeleri. Bu örgütler eskiden beri İslam Dünyasında idiler, Irak ve Suriye’de yaşanan savaş durumu, Arap Baharı uyuyan truva atlarını harekete geçirdi.

Örgütsel olarak truva atlarının en büyüğü bizdeki FETÖ idi. FETÖ truva atı bizi yakmadan biz bu truva atını yaktık. İslam ülkelerini ateşe veren truva atlarını* da yakmak gerek, yok etmek gerek. Yoksa ne kan ve gözyaşı diner nede İslam Dünyasının savaşları biter...

Mahir KILIÇOĞLU

mahirkilicoglu@hotmail.com

*NOT: İran rejimi de dâhil, İran devleti değil, özellikle rejim diyorum. Çünkü bugünkü problem durumu İran’ın takip ettiği rejim politikaları ile ilgilidir. İslam ülkelerinde karışıklık çıkararak, savaş çıkararak ancak ve ancak düşman kazanılır. En küçük Şii toplumsal yapıları bile bulundukları ülkelerde diğer toplum kesimlerine karşı kışkırtmak, kan dökmek, terör estirmek ve yönetimleri şiddet kullanarak değiştirmek veya ayakta tutmak açık bir savaş kışkırtmacılığıdır. Bu durum, İslam ülkelerinin birbirine düşmesini sabırsızlıkla bekleyen, bir mezhep savaşı çıkarmak isteyen Batı’nın işine gelen bir durum olduğu halde bu politikaları sürdürmek ne İran için nede bir başka İslam ülkesi için kabul edilebilir değildir.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #