Bolu il milli eğitim müdürlüğünce okullara gönderilerek hatırlatılan kılık kıyafet genelgesi ses getirdi. Gösterdiği duyarlılığına vatandaş olarak teşekkür ediyoruz.
Okullarda kılık kıyafeti düzenleyen genelge...
Artık keşmekeşliğe son...
Öğretmenliğe yakışan neyse o.
Eğitimde saygınlık öğretmenle başlar ya da biter.
Öğrenci için rol model öğretmense, öğretmenin bu örnekliğin hakkını vermesi lazım.
Kılık ve Kıyafet Yönetmeliğinin 4. maddesinin alt bentlerinde sırasıyla;
"İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve mevsim şartlarına uygun olmayan kıyafetler; yırtık veya delikli kıyafetler ile şeffaf kıyafetler ve vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon giyemez" şeklinde öğretmen ve öğrencilerin uyması gereken kurallara dair hükümler yer almaktadır.
Kılık ve kıyafet denince bir zamanların Türkiye'sinde sadece başörtüsü anlaşılıyordu ve örtüye asla izin verilmiyordu, hem de zalimce ve despotça yöntemlerle... Dini İslam olan bir halka işkence gibi uygulanan bir kural haline getirilmişti. Bugün gelinen noktada uygulanan haksızlıklar bir bir giderildi. Milletiyle barışık bir yönetimin işbaşında olması birilerini rahatsız etse de asli unsur olan bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Rahatsız olanlar despotça istekleri ve bu manada mervi kanunlara aykırı davranışları da sürmektedir maalesef.
Özellikle kıyafet serbestliğinde ahlaki kuralları çiğneyerek hatta bunu bir ideoloji zeminine inirgeyip inadına kural tanımazlık noktasında davranış sergileyen öğretmenlere meslekten ihraca varıncaya kadar verilecek cezalardan asla vazgeçilmemesi gerekir.
Öğrenci her halükarda kurallara uyar. Ancak öğretmenin kural tamımamazlığı öğrencide örnek bir davranış teşkil edeceği için bu konuda disiplin suçu işleyecek öğretmene neye mal olursa olsun göz yumulmamalı. Böylece bataklık kurutulmuş olur. Yoksa ne kokudan kurtuluş olur ne de sinekten.
Bugün dini değerlerle sorunu olan öğretmenlerin bu kılık kıyafet uygulamasına getirilen kıstaslara hak ve özgürlük adına karşı çıkışlara devletin kanunlarına uymanın gerekliliği noktasında hiçbir taviz verilmeden yaptırımlar neyi gerektiriyorsa yerine getirilmelidir. Yoksa her okul Dingo'nun birer ahırı olmaktan öteye geçemez.
Öğrenciye adabı muaşeret dersinin verildiği bir okulda edep adaptan yoksun bir öğretmenin varlığı dersin amacına uygun olmayacağından bu amaç doğrultusunda öğrenciye hiçbir değer kazandırılanaz.
Kılık kıyafet serbestliğini kural tanımaz olarak değerlendiren bazı öğretmenlerin neredeyse yatak kıyafetiyle öğrenci karşısına çıktıği bile görülür olmuştur.
Öğretmenlik saygın bir meslektir. Saygınlığın ilk kriteri ise kılık ve kıyafetteki biçimidir. Sıradan, sokak kültürünün hakim olduğu pavyon ya da gazino çevresinin insanını akla getirecek bir tarzdaki öğretmen giyinişleri ahlaki erezyon sebebidir.
'Ali ata bak' cümleleriyle eğitim alanların ganyancılığı normalleştirmesi gibi pavyon kıyafetinden farksız bir giyim tarzıyla dersini anlatan ögretmenin eğittiği öğrencilere de yetişkin olduklarında neden pavyona gidiyorsun sorusu anlamsız gelir.
'Uyu Ali uyu' cümlesiyle okumayı sökenleri bir türlü uyandıramadığımızı düsündüğümüzde pervasızlığın her çeşidinin izlerini görebildiğimiz ve ahlaki normlara uygun olmayan kıyafetlerle eğitim veren öğretmenlerin elinden çıkan kişilere de hayata atıldıklarında gayrı ahlaki davranışların kötülüğünü anlatamazsın.
Öğrensinin karşısında tahtada ders anlatan öğretmenin boyun ve kollarındaki dövmerle verdiği görüntü asla kabul edilemez.
İnançlı, aynı zamanda Selçuklu ve Osmanlı gibi necip geçmişi olan bir toplumuz. Normlarımız örf, adet ve inancımızın esas aldığı özellikler taşımalı. Yıllarca dayatılan batı anlayışına dayalı giyinme tarzı iğreti gibi kalır üstümüzde. Bu husus dejenere edilmiş beyinlere bırakılmayacak kadar önemli...
Neslin ihyası ya da çöküşü madem öğretmenin bir eseriyse ruhen çökmüş bir öğretmene bu mesleği yaptırmamak lazım. Normlara, kanun ve intizama uymayan her öğretmen ruhen çökmüş bir öğretmen demektir. Kendisine hayrı olmayanın öğrenciye bir hayrının olmayacağı muhakkaktır. Hasta bir doktorun hastasıyla ilgilenmesi ne kadar zorsa ruhen çökmüş bir öğretmenden ihya olmuş bir öğrenci beklemek de bir o kadar zordur. Ruhsal çöküntü de bu anlamda bir hastalıktır. Bu hastalıktan kurtulamayanı öğrenci karşısına çıkarmak büyük bir vebali gerektirir.
İnsanın yetişmesi bir süreci sonucudur. Süreçteki yanlışlıklar geri dönülmez sorunlar doğurur. Bu sebeple sürecin doğru bir düzlemde devamı önemlidir. Bunun yönetimi devlet aklını zorunlu kılar. O yüzden kimsenin tekeline bırakılamaz. Duygusallığa yer verilemez. Toplumsal normlar bu manada önemlidir. Örf, adet ve geleneklere riayetle dinin kıstasları ihmal edilemez. Yılları gerektiren eğitim sürecinden olumsuz etkilenmelerin zararları bir çırpıda giderilemez. Menfi durumları izaleye çalışmak da bir zaman aralığını gerekli kılacağından sonradan alınacak tedbirlerle toplumsal kaosun önüne geçilemez. Çünkü kaosun unsuru iyi yetistirilmemiş insan olmuştur. Bir makinanın randımanlı çalışmasını engelleyen parçasının tamiri ya da değişimi mümkünken insandaki beyin böyle değildir. Tamiri de mümkün değil değişimi de. Hele alışkanlık haline gelen ruhsallıktaki yanlış bir davranışı değiştirmek yine kolayca mümkün olmayacaktır.
Yeri gelmişken şunu da ifade edelim. Milli Eğitim Akademisi olarak farklı bir misyon yüklenen Öğretmen Yetiştirme biriminin öğretmen istihdamında ezberleri bozan bir yöntem açılımıyla öğretmenden kaynaklı olası hataları minimize etmeyi hedefleyerek böyle bir değişime gidilmesini eğitim alanında atılmış büyük bir adım olarak görüyorum.
Güzel bir kıyafet mükemmel bir tavsiye mektubundan daha evladır. Kıyafetler için bir yansımasıdır. Her mesleğin özellikle de emniyet ve askeri personelde daha ön plana çıkan kendine has uniformaların mesleğe kattığı değer ve personelinde oluşturduğu disiplin ne kadar önemliyse eğitim camiasında da bir o kadar önemlidir ve bunun sağlanması gerekir.
Bu bağlamda başörtüsü tamamen inançtan kaynaklı bir tercih meselesi olduğu için isteyen örtünür istemeyen için de zaten bir zorunluluk söz konusu olmadığı gibi inandığı halde farklı yorumları olanlara da bir baskı söz konusu olamaz ve olmamıştır. Bunun haricinde toplumun makul gördüğü ölçüler çerçevesinde belirlenecek kriterleri haiz kıyafete her öğretmen ve öğrencinin uyması bir zorunluluktur.
Nişanda, düğünde, bayramlarda ve önemli buluşmalardan tutun da normal bir misafirlikte bile kıyafet hususunda gösterilen titizlik eğitim sahasında da gösterilmelidir.
Yeni mevzuatımız şimdiden hayırlı olsun. Vatandaşın dahi mustarip olduğu öğretmen ve öğrencinin kılık kıyafetteki arzulanmayan keşmekeşliğinin giderilerek makul bir zemine oturacak olması herkesi memnun edecektir.
Öğretmenim neden beyaz önlük giymesin.
Mustafa Salim
19 Ekim 2025 Ankar