ÖSYM Mabel Matizli bir soru sordu ve bu gündem oldu. Mabel Matiz’in ‘Fırtınadayım’ şarkısında geçen “Gözümün gördüğü, göğsümün bildiği ile bir değil” sözünü ÖSYM soru halinde vermiş. TYT Türkçe’de uzun bir metnin içine yerleştirilen Mabel Matiz’in şarkı sözü “Gözünün gördüğüyle gönlünün bildiği bir olmayan” şeklinde düzeltilerek metne yerleştirmiş.
Mabel Matiz bu sıralar oldukça meşhur bir sanatçı. Aslen Mersin Erdemlili ve Mabel Matiz onun takma adı. Diş hekimliğini bırakmış şarkıcı olmuş…
Fırtınadayım şarkısının içinde geçen “Gözümün gördüğü, göğsümün bildiği ile bir değil” sözündeki ‘Göğüs’ kelimesi Mabel Matiz tarafından belli ki yanlış kullanılmış. Gönül diyeceği yerde göğüs demiş.
Çünkü TDK sözlüğünde göğüs kelimesinin 4 anlamı veriliyor. Bunlar:
- Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine.
- Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı
- Bu bölümün içindeki organlar.
- Meme
ÖSYM’nin düzelterek “Gözünün gördüğüyle gönlünün bildiği bir olmayan” şeklinde verdiği cümlede geçen ‘gönül’ kelimesi şarkı sözünü anlamlı kılıyor. Gönül nedir tarif etmeye gerek var mı?
Şarkılarda, türkülerde sık sık geçen gönül kelimesini göğüs yapan Mabel Matiz ÖSYM tarafından düzeltilmiş ama Matiz bundan bir ders çıkarır mı bilmem.
Edebiyatın, sanatın yerlerde gezdiği bir zamanda yaşıyoruz. Mabel Matiz gibi biri Şeyh Galip ve Neşet Ertaş ile yan yana getiriliyor. ÖSYM’nin soru haline getirdiği şarkı sözünü buraya koyup daha fazla zevkinizi bozmak istemiyorum.
Ancak bu duruma nasıl geldiğimizi artık tartışmamız gerek. Edebiyat, kültür, sanat bitmiş. İnsanların ruh dünyalarını zenginleştiren söz sanatları kalmamış. Var olan müzikte anlam kalmamış, varsa yoksa ritim… Onu bile yapamıyorlar.
Şiirin, söz sanatlarının önemsiz hale gelmesinde sosyal medyanın etkisi kadar ÖSYM’nin de suçu var. Bir şiirin derinlerine dalıp ondan çıkan anlamı 5 seçeneğe sıkıştırmayı maharet sanan ÖSYM sayesinde gençlerimiz şiirde anlamı değil, ÖSYM’nin çeldiricileri arasında doğru cevabı arıyor.
Sanatı, bilimi, kültürü öldüren sosyal medya veya teknoloji değil, ÖSYM. En zeki, en nitelikli beyinlerimiz, en verimli çağlarında ÖSYM sınavlarına hazırlanıyor. Benim gençliğimde tek tük heceyle şiir yazan, nadir de olsa aruz kullanan gençler olurdu. Şimdi şiir yazana denk gelmek o kadar zor ki?
Osmanlı devletinde şiir yazanlar bu şiirleri devlet büyüklerine arz eder, beğenilirse para alırlarmış. Şimdi, toplum olarak şairlere, sanatçılara, bilim adamlarına özel bir bütçe ayırıp çocuklarımızın bu alanlara yönelmesini teşvik edecek uygulamalar ortaya koymak gerek.
İlkokuldaki, ortaokuldaki, lisedeki deha sayılabilecek çocukların çalışmalarını, şarkılarını, şiirlerini, resimlerini, yazılarını, bilimsel ürünlerini bir değere kavuşturmalıyız. Bu sayede çocukların ürün ortaya koymasını pekiştirecek sürece girebiliriz.
Pekiştirilmeyen hiçbir davranış artmaz. Ancak öğrencilerin sanata, edebiyata, spora ve bilime yönelimleri ÖSYM’nin sınavları var oldukça pek mümkün değildir. Önce ÖSYM sınavlarına bir çözüm bulmamız gerek.