MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

MİLLİ OLMAYAN EĞİTİM

31 Ekim 2017 Salı 05:00

Her ne kadar adına milli eğitim denilse de Türk Milli Eğitimi milli olmaktan oldukça uzaktadır. 80 darbesi olmasa okullarda doğru dürüst din dersi bile olmayacak kadar koyu seküler olan bir eğitim sistemimiz var. Batı’daki örneklerinden bile çok uzakta olan, daha çok kominist doğu  bloku ülkelerinde görülen tipte seküler eğitim hala okullarda genel geçer bir uygulama olarak hayatını devam ettiriyor.

Sadece din dersi açısında değil, toplumuyla yabancılaşmış, tarihi köklerinden ve değerlerinden uzaklaşmış, kendi ülkesini ve milletini hor gören nesiller yetiştirmesi açısından Türk Milli Eğitimi, milli olmaktan uzaktır.

İmam hatipler olmasa, hükümetimizin bir kaç yıl önce koyduğu seçmeli Kur’an’ı Kerim ve Hazreti Muhammed’in Hayatı (s.a.v.) dersleri olmasa, ülkemizde süzme seküler okullardan başka okullar olmayacak.

Sekülerizm, eğitim sistemini şekillendiren esas ana düşüncedir. Bu düşünce, kendini 1924’te Tevhid-i Tedrisatla başlatır. Türkiye’de ve Türk Milletinde eğitimin tarihi, tarih kadar eskidir ve bugün bile genel geçer okul sistemi olan Nizamiye Medreselerinin kurucusu ve sahibi Türklerdir.

Mevcut eğitim sisteminin kurucuları, eğitimde en köklü tecrübelere sahip bu milletin geçmişini bir kenara bırakarak, Batı’nın okullarının ve programlarının kopyasını ülkemizde uygulamıştır.

Batı’da okullar, Batı toplumlarının ihtiyacını karşılamak için oluşturulmuştur. Sanayisi gelişmiş Batı toplumları, eğitim sistemini sanayinin ihtiyacı olan insan tipini yetiştirmek üzere kurgulamışlardır. Bunu ben söylemiyorum; TED konuşmalarında tanıdığımız Ken Robinson söylüyor.

Sistemin kurucuları, sanayisi olmayan, gelişmemiş olan Türk toplumunda eğitimi neye göre biçimlendirenbilir? Kimin ihtiyacı olan insanı yetiştirmek için şekillenmiştir Türk Eğitim Sistemi?

Bu soruyu daha önce de sormuş ve eğitim sistemi içinden çıkan insanların ne için yarıştığına bakılmasını önermiştim. Yılda 2 milyondan fazla kişi üniversite sınavlarına giriyor. Bunun iki katından fazla insan devlet memuru  olmak için yarışıyor. Eğitim sistemi, tamamen devletin ihtiyaç duyduğu insanı yetiştirmek üzere şekillenmiştir.

Burada eğitim sisteminin hem seküler, hem de devletin ihtiyaç duyduğu insan tipini yetiştirmek üzere şekillenmiş olduğunu açıkça görebiliyoruz.

Seküler sisteme yamanmış dini eğitim, kurumsal olarak sadece İmam Hatipler eliyle yürüyor. İnsanların dinlerini çocuklarına öğretme isteği ile iyi bir meslek sahibi olma arasında seçim yapmaya zorlayan bir eğitim sistemimiz var.

“Ne yani, meslek liselerini ve Anadolu liselerini de mi İmam hatip yapalım?” diye sorular sorulduğunu görebiliyorum. İmam hatipler, adı üzerinde İmam ve Hatip yetiştirmek için açılmış okullar. Bizim toplumun dini değerlerini okullarımıza taşıyabilmemiz gerek.

Halkın ezici çoğunluğu Müslüman. Bu ülkenin müstesna değerlerinden biri bayrak, biri Kur’an ve diğeri de Hazreti Peygamberdir. Okullarda yıllarca Kur’an ve Peygamber yasaklandı, ötekileştirildi ve yetişen neslin gündeminin dışına itildi. İşte bütün bunlar seküler eğitimin gereği olarak yapıldı. Ancak günümüzde seküler eğitim sistemi toplumun ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Böyle olduğu halde sistemin kendisi değil, aksayan yönleri sürekli sorgulanıyor ve düzeltilmeye çalışılıyor.

Eğitim sistemi gerçek anlamda milli olmalıdır. Milletin değerleriyle, diniyle, kültürüyle ve tarihiyle; tarihinden miras kalan her şeyle barışık bir eğitim sistemi kurmamız gerekiyor. 1924’le başlayan değil, bu ülkenin kurucularını yetiştiren okulların felsefesiyle barışık bir eğitim sistemi ve anlayışı ortaya koymamız gerek.

Bu yeni eğitim anlayışı, bu yeni eğitim sistemi, orada, hemen yanı başımızda duruyor. Medreselerimizi kendi kabuğundan çıkaran tecrübe neyse, Batı tipinde okulları kurduran zorunluluk neyse, geçmişte bizi geri bırakan, bugün açmazlara sürükleyen eğitim neyse bunları gören bir anlayışını eğitime hakim kılmamız gerek.

Dünyanın kullandığı genel-geçer okul modelini dünyaya kazandıran millet olarak bizler büyük, kaliteli, nitelikli okullar kurabilecek mirasa sahibiz. Dikkatli ve özenli gözlemciler, sahip olduğumuz değerlerin neler olduğunu biliyorlar.

Türkiye’de halen devam eden toplumsal sorunları besleyen eğitim sistemini bir an önce değiştirmeliyiz. Birbiriyle karşıt kutuplarda insan modelleri ortaya koyan eğitim sistemine sahip olduğumuzu görmemiz gerek.

Toplumsal sorunları kaşıyan, yaraları kanatan, derinleştiren, yeni neslin yeteneklerini körelten, onları geçmişinden koparan bir eğitim sistemiyle 21.yüzyılı kazanamayız.

Mahir KILIÇOĞLU

mahirkilicoglu@hotmail.com

 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #