MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

NASIL BİR İZ?

25 Haziran 2023 Pazar 00:32

Sosyal medyada, kumsalda birtakım ayak izlerinin yer aldığı dört resmin yan yana verilişiyle yapılan bir paylaşım hayli dikkat çekiciydi. Resimlerden bir tanesinde köpek ayak izi, diğerlerinde yürüyen kuş ile iki kaplumbağanın ayak izleri vardı. Resimde, üç hayvanın kumsalda yürürken geride bıraktıkları tek şey nakış gibi süslü ayak izleriydi ve bu bozulmamış fıtratın bir dokunuşuydu. 

Gelelim dördüncü resme; yine bir sahil ve görmek istediğimiz de yine diger üç resimdeki gibi ayak izleriydi ama bu sefer insan ayak izleriydi hem de daha güzel bir desenle... Ve maalesef. Gördüklerimiz bıraktıkları çöplükten başka bir şey değildi. Ayak izleri şurada dursun, kir-pastan sahil olduğu bile anlaşılmıyordu. Hayvanlar da biz insanlar gibi okuyup yazsalardı kim bilir bizi nasıl anlatırlardı?

Emaneti dağ ve taş kabul etmedi de biz insaoğlu kabul ettik. İyi mi?

Manzara bu.

Demek oluyor ki deniz kenarı ve plajlarda eğlenmeye giden insanların ekserisi böyleymiş. Bu çevre kirliliği örneği aslında bu tür insanların içlerindeki çirkinliklerin resmidir. İnsanlar neden böyle davranır? Ya da insanlar hangi eksikliklerinden bu davranışı sergiler? Bir eksiklik olduğu muhakkak... Mesele fıtratın tabiatı icabı olmasından ileri geliyor ki hayvan kirletmiyor. İnsana gelince hayvanın dahi kirletmesine mani olacakken daha da kirletmesinin nedeni elbette bir eksikliğinden kaynaklanıyor...

Bu davranışı irdelersek;

Bu manzarada bir kirliliğin olduğu belli. Halbuki, temizlik imandandır diyoruz. Öyleyse insandaki imanı sorgulamak lazım.

İman öyle bir cevher ki sarmaladığı insanı melekten üstün kıldığı gibi yokluğu da onu hayvandan bile aşağı kılar. Bu, inancımızın bir düsturudur.

Bu manzara, imanın olup olmamasının, bir yerde de zayıf olduğunun göstergesidir aslında. Çünkü imanın derecelerinin olduğunu biliyoruz. En alt derecesi herhangi bir yolda insana eziyet veren nesnelerin kaldırılmasıdır. Mesela bu bir dikenli ağaç olur, taş olur, çirkin bir şey vs.'den her ne varsa eziyet verici, insana sıkıntı vermesin diye onun yoldan alınıp kenara konması imanlı oluşun bir tezahürüdür.

Temizlik imandandır, çünkü iman nuru mutlak temizliktir.

Kalplere imanın yerleşmesi için temizlik ilkönce oradan başlar. Onun için "la ilahe" denir evvela ve sonra eklenir "illallah". Allah demek için putların tek tek kırılması gerekir kalpten, yani kalp temizlenir; maneviyat önünde çer çöp adına ne varsa atılmak zorunda...

Bu bağlamda fikri temizlik de önemlidir.  Kur'an ve sünnet-i seniye ile donatılır beynin tüm katmerleri, illallah demekle. Ardından harici bilgilere göz kulak kesilir. Kabul edilmez o yüzden fasıktan gelen haberler. Bilgide seçici olmak gerekir malumat kirliliginden kurtulmak için.

Siyasetin de temizi elzemdir. Kandırma kirliliğine bulaşmadan asr-ı saadetin şeffaf ve pak idare anlayışının hakim olduğu temiz bir yönetim de gereklidir İslam merkezli hayatta.

Kalp, akıl ve fikrin ulaştığı temizliği bedeni terbiye takip eder.  Bedenin güzel alışkanlıklara ulaşması da temizliğin terbiye cinsinden ifadesi olarak çıkar karşımıza.

Örneğin namaz, oruç, zekat ve hac ibadetleri insanın hem ruhen hem de bedenen istenen temiz kıvama ulaşmasında başat rol oynar.

Namaz, hadesten taharetle başlar ve necasetten taharetle devam eder; haliyle bedeni de temizdir namaz kılanın elbisesi de. Evi de temiz olmak zorunda; çünkü evin her tarafı mescittir mümin için. Secdeye varılacak her yer temiz olmalı; bu sebeple ayakkabı ile girilmez evlere. Hatta çıkarılır çoraplar eve girilince kokutmasın evi diye. 

Pis kokuya dahi tahammülü yoktur İslam'ın. Güzel koku sünnettir mesela.

Mescitlere girilirken sarımsak, soğan yenmez ki bu edeben yasaktır. Dişler misvaklanır ağız kokusu bir başkasını rahatsız etmesin diye.

Cuma günleri banyo yapılmak zorunda, çünkü toplu ibadette insanlar iç içedir. Bayramlar da öyle.

İstibra yapılır her defi hacetten sonra, abdeste zarar vermesin ve iki günde bir de iç çamaşır değiştirilir istibra sonrası biriken bevl damlaları namazın sihhatine zarar vermesin diye ...

Oruçlu kapatır gözleri haramlar karşısında; çünkü her haram bakış, bembeyaz kalbe indirir kirden kara bir leke. Kulağına da sahip olur, kirli bir sözcüğün girmesine mani olmak için.

Zekat ve hac farizasinda da ögrenir merhameti ve kovar içinde merhametsizilk adına ne kadar kirlenmiş haslet varsa. 

Her şeyin temizi olur da sözün temizi olmaz mı? Güzel söz sadakadır mesela. Onun için selam veririz karşılaştığımız kimselere. Hal hatır sorarız. Böylece değer vermiş oluruz karşımızdakine. Kalp kırmak değil, marifet onu incitmemektir. Ağızdan çıkan sözler bu sebeple önemli. Önemli söz söylemeyecekse bir müslümanın sükutu konuşmasından daha evladır bu sebeple.

Niyette bile güzellik aranır. Suizandan kaçınmak esastır İslamî hayatta. Hüsnüzan sahibi olmak gerek...

Öfke de bir kirliliktir. Öfke halinde konuşulmamaya dikkat edilir mesela. Belki de en kırıcı laflar bu esnada çıkar ağızdan. En kötü kararlar o anda alınır. Önlem olarak denir ki öfkeliyken bir karar vermeyesin.

Hak hukuk riayetinde de çirkin olandan kaçınılır. Yani haksızlık yapılmaz. Kul hakkı çirkinliktir. Yalan söylemek, iftira atmak çirkinliktir. Her konuda güzellik esastır; yani temiz olmak gerekir.

Ağaca da zarar verilmez, hayvana da ...
Komşuya da zarar verilmez akrabaya da...
Anne babaya "öf" bile dennez inancımızda.

Tüm bu güzelliklerin yaşanması için dinde zorlama yok biliyor musun? Çünkü zorlamak, bir yerde insan haysiyetini hiçe saymaktır. İnsana verilen değerin ehemmiyetine bakın ki ebedi kurtuluşu demek olan bir davaya davette bile onu incitmemek esas alınıyor.

Sonuçta iman ehli bilir ki biz insanlar Allah'ın yer yüzündeki halifeleriyiz. Bu halifelere elbette çirkinlik yakışmaz. İmanla başlayan iç temizlik, bunu takip eden fikri temizlikten tutun da ilmi ve siyasi yelpazede sergilediği temizlikte hayatını idame ettiren bir insanda elbette kirlilikler uzak durur.

Temizlik müminin bir şiarıdır. 

Çevre ve hava kirliliğinin insana ve tüm canlılara zarar verdiği ortada iken bu konuda tabi ki bir müslüman duyarsız olamaz; yeryüzü mescittir ona...Haliyle imanı elvermez ibadetgahını kirletmeye...

Fikri neyse zikri o olur hesabınca ruh, kalp ve fikir temizliğini benimseyerek yaşayan insanın zahiri, pek tabidir ki içinin aynası olur. Dışa yansımalar içteki birikime bağlı. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek güzel fıtratın gereğidir.

Bazen dıştaki dağınıklıklar insanın ruh dünyasını da etkiler. Bunlar birikimi oluşturan nevin ağırlık merkezine göre şekil alır. 

Uyumadan önce çıkarılan giysiler dağınık bırakılmaz. Sabahleyin yataktan kalkınca yataklar düzeltilir. Yemekten önce de sonra da eller yıkanır. Eve girince iç elbiseler giyilir. Dışarıda, otobüste, metroda, trende kirli yerlere oturulmaz. Sağa sola tükürülmez. Eldeki çöpler gelişi güzel atılmaz. Bulmak istedigimiz şekilde temizlik yaparak tuvaletten çıkarız. Parklarda, piknik alanlarında çevreyi kirleten davranışlardan uzak dururuz. Tüm bunlar çocuklarımıza temizlik adına verdiğimiz nasihatler degil mi? 

Büyüklere saygısızlık da bir davranış kirliliğidir.

Kainat Rabbimizin koyduğu fıtrî kanunlara göre hareket ederken biz insanların da fıtratlarını koruyup genel nizama uygun davranış sergilemesi kulluğun bir gereğidir.

Biz insanlar öyle iz bıraksın ki melekler bile imrensin, gıpta etsin... Resulünden iz bırakmak olsun...

Mustafa Salim
24 Haziran 2023, Ankara

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Tahir Çelebi
Vel hasıl gittiğimiz ve geçtiğimiz her yerden arkamızdan şu sözü söyletmemiz gerekir. Buradan bir insan evladı geçmiş.
Bilal yardımcı
Değerli Mustafa Bey yazınızı beğenerek okudum. Maalesef toplumumuzda İhtiyaç olan temizlik gereği kadar dikkat edilmeyen bir husus. Eğitim ailede başlar. Evde egitilmeyen nesil bu hale geldi. Temizlik kesinlikle imandandır. Nicelerini görürüz hep yaşı farketmiyor. Çöpünü hemen yanındaki çöp bidonuna atmaz yere atar. İnsanlarımızın bir kısmının yaptığı yanlış davranışlar hem çevreyi hem insanımızı kirli göstermektedir. Biraz duyarlılık istiyoruz o kadar. Teşekkür ediyoruz.