MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

NE MENEM BİR ADAM BU MUSTAFA İSLAMOĞLU?

25 Aralık 2016 Pazar 02:07

Allah Rasulü (s.a.v) müminin ferasetinden sakının buyurur. Geçmişte bir kaç arkadaşım Mustafa İslamoğlu hakkında olumsuz şeyler söylediğinde kafamda soru işaretleri oluşmuştu. Çünkü onun pek çok kitabını okumuş ve kendisinden istifade etmiştim. Yürek Devleti ile başlayan bu maceramda, en son Yahudileşme Temayülü kitabını okumuştum. Arkadaşlarımın söylediklerinden sonra Mustafa İslamoğlu'nun bir kaç konuşmasına denk geldim. Fark ettim ki çok sinsi bir şekilde Müslümanlara zehir zerk ediyor. Onu okuyanlar, onun takipçileri bu ümmetin bin yıllık değerlerine, birikimlerine ilginç şekilde düşman oluyorlar. 

Anladım ki bu ülke Müslümanlarına köksüz bir din anlatıyor. ‘Kur'an Müslümanlığı’ diye uydurduğu şey aslında yeni bir din. Çünkü ‘Müslüman’ Allah’ın bize verdiği isim, ‘İslam’ bizim için seçtiği din. Bu haliyle Müslümanlık zaten Kur'an tarafından bize verilmiş isimken, onun ayrıca ‘Kur'an Müslümanlığı’ diye sunulması bir projeydi. Uydurma hadisleri bahane edip koca hadis külliyatı üzerinde reddiyeci şüphe uyandırmaya çalışan İslamoğlu, bunu sahih din adına yaptığını iddia ediyor ancak aslında yaptığı vahiyle sünnet arasındaki bağı koparıp, Kur'an'ı savunmasız hale, hedef haline getirmektir. 

Din herkese inmiştir, Allah Resulü dini insanlara anlatır, onun güzel bir örneği olur ve vahiyle insanları doğrudan muhatap yapardı. Bu sahte din adamları, bu Bel’am’lar, aynen önceki Yahudi âlimlerinin yaptıkları gibi okuduklarının kitaptan olduğunu sanmamız için ağızlarını eğip bükerler (FETÖ ağdalı bir dil kullanır mesela), Allah’ın ayetlerini tıpkı FETÖ’nün füraat demesi gibi az bir pahaya satarlar. Kur’an’ın dinlerini darmadağınık, bölük pörçük edenler olarak tanımladığı ve her grup kendi yanındakiyle övünür dediği insanlar var yeryüzünde. Bu insanların liderlerinin dediklerini şeksiz, şüphesiz kabul ettiklerini ve savunduklarını görürsünüz. Dinde bir imama, bir âlime tabi olurken bile Allah bizi sorumlu tutuyor. Çünkü esas ölçü Allah ve Resulüdür. Kur’an’ın hiç bilenlerle bilmeyen bir olur mu ayetiyle biliyor olmanın değeri ortaya konuyor. Bu ayet bilene tabi olun anlamında değildir. Çünkü tabi olmak Allah’a ve Resulünedir ve Kur’an’da itaat öncelikle Allah ve Resulünedir. Sonra, Müslüman olan emir sahipleri, anne-baba gelir.

Kur’an’da, işleri, anlaşmazlıkları Allah Resulüne (s.a.v) götürme, O’nun hakemliğine bırakma, O’nun kararlarına itaat, O’nun yaptıklarını yapma gibi pek çok ayet var. Kur’an Müslümanlığı diyenler, hadisleri, yok uydurma hadisler karıştı, yok beşer hafızası eksik anlattı, yok şaşırdı, yok çok sonra kaydedildi diye reddedenler, doğrudan Allah Resulüne (s.a.v) uyulmasıyla ilgili yüzlerce ayeti nasıl uygulayacaklarını açıklayabiliyorlar mı?

Bu günlerde İmam hatipler ve ilahiyatların IŞİD'e adam yetiştiren yerlerdir imasında bulunması İslamoğlu’nun gerçek niyetini ve gerçek kimliğini ortaya çıkarıyor. O hata yapan bir âlim değil, ilmiyle batıla hizmet eden bir Bel'am'dır benim gözümde. Çünkü kaç defa Müslümanları tahkir eden açıklamalarını duydum, kaç defa söylediklerinin arasına insanları manen zehirleyecek bilgi kırıntıları serpiştirdiğini fark ettim. Onun takipçileri özellikle bireysel anlamda tarikat karşıtlığını (tarikat karşıtı olabilirsin) kurumsal düşmanlığa taşıması ve bunu Kur'an ve İslam adına yapmaları, ne İslami tebliğe uyuyor ne de Kur’an’a.Bu konularda kendilerine ilahiyatçıların verdikleri cevaplar yeter de artar bile; benim cılız bilgim ve birikimimle daha detaylı açıklama yapmam yersiz olur.

Bunun yanında, İslam dünyasının en güzide kurumları olan medreselerin Türkiye’deki devamı niteliğindeki İmam-Hatip okulları ve İlahiyatları DAEŞ gibi insanlık düşmanı örgüte eleman yetiştiriyor şeklinde algı oluşturmak iyi niyetlilikle izah edilebilir gibi değildir. Hiçbir radikal dinci örgütün Türkiye’de harekât alanı ve gelişme olanağı bulmamasının sebebi işte İmam-Hatipler ve İlahiyatlardır. FETÖ gibi örgütlerin toplumun kılcal damarlarına kadar sızmış olmalarına rağmen başarısız olmasının nedeni de İmam-Hatipler ve İlahiyatlardır. Müfredatları ve programları üzerinde eleştiriler kabul edilebilir ancak bu okulların DAEŞ’e eleman yetiştiriyor olduğu algısını oluşturmak ne gerçeklerle bağdaşır ne de Müslümanlıkla…

Biz FETÖ tecrübesi ile gördük ki bir takım insanlar din adına ortaya çıkıyor, etraflarına insanları topluyor, kurumsallaşıp büyüyor. Önceleri sadece hayır işleriyle meşgul olan insanlar, sonraları ticarete atılıp zenginleşiyorlar. Koca koca binalarda iş gören cemaat holdingleri oluyorlar. Televizyonları, dergileri ve gazeteleri oluyor. Gönlümüze yaptıkları hayırlarla, İslam adına söyledikleri ve yaptıkları giren bu hoca kılıklı insanlar, gönüllerimizden imanı çalmak için sinsi sinsi bir proje uyguluyorlar. Önce kendilerine bağlıyorlar insanları, sonra bağlılarını mankurtlaştırıyorlar. 

Hâlbuki İslam dini insanı özgürleştirir. Bireyi putlara, sahte ilahlara, hoca kılıklı soytarılara kölelikten kurtarır İslam. Ama İslam adına ortaya çıkan bu hoca kılıklı kişiler insanları kendilerine köle yapıyorlar.
Bu ülkenin insanlarının geçmişine ait değerlerine, kurumlarına düşmanlık yapmak bu ülkeye ihanettir. Müslümanlara hatalarından dolayı düşmanca davranışlarda bulunmak sapkınlıktır. En önemlisi Müslümanların en değerli kurumlarını yıpratmak için çalışmak işbirlikçiliktir. Çünkü böyle böyle İslam düşmanları ile yan yana geliyorlar. Bir bakıyorsun ki İslam'a hizmet eden görünen insanlar batıla hizmet ediyorlar. 

Allah Rasulü s.a.v, müslüman bir delikten iki defa ısırılmaz buyuruyor. Bizler hiç bir hocayı, şeyhi, ilim adamını Allah ve Resulünün önüne geçirmemeliyiz. Din konusunda aklımızı ve imanımızı kimseye kiralamamalıyız. Sadece din değil her konuda böyle yapmalıyız... Çünkü başkasının söylediğini yapmış bile olsak, yaptıklarımızdan kendimiz sorumluyuz.

Mahir KILIÇOĞLU

mahirkilicoglu@hotmail.com

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #