MAHİR KILIÇOĞLU mahirkilicoglu@hotmail.com

SINAVLAR GENÇLERİ ZEHİRLİYOR

15 Ağustos 2019 Perşembe 06:00

2016 yılına ait "SINAVLAR GENÇLERİ ZEHİRLİYOR" başlıklı yazı toplumun en önemli sorunu olan eğitimle ilgili yaşanan kaos konusunda ne kadar mesafe aldığımız ortada. Bu nedenle yenide okuyup, toplumun gerçek sorununa ortak kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum:

SINAVLAR GENÇLERİ ZEHİRLİYOR

Nurettin Topçu’nın “Felsefesi Olmayan Milletin Mektebi Olamaz” sözünü okulların girişine asma önerisi cidden düşünülmesi gereken bir konu. Ben filozof değilim ancak okuyan ve düşünen bir insan olarak felsefenin önemini belirtememe hiç gerek yok.

Eğitimin önemi konusunda herkes hemfikir ancak nasıl bir eğitim söz konusu olduğunda farklı fikirler ortaya çıkıyor. 20. Yüzyılın başında geçirdiğimiz ve geçirmek zorunda kaldığımız değişim ve dönüşüm olmasa bugün eğitim konusundan birbirinden oldukça kopuk fikirler görmezdik. İşin ilginç yanı, eğitimle ilgili görüşlerin genel geçer yönü, politik olmasından öteye gitmemesidir.

Günümüzde ciddi anlamda eğitim konusunda fikirlerin uçuştuğunu görmek mümkün değil. Hiçbir şey tamamen konuşulmadan, tartışılmadan, bir oldu-bittiyle yapılıyormuş gibi görünüyor. Hele eğitimin felsefesi neredeyse hiç yapılmıyor.

Hiçbir şeyin felsefesi yapılmıyor. Aslında ortak akıl dediğimiz güçlü bağlara sahibiz toplum olarak. Memleketin her köşesindeki insanlar genel geçer kurallarda, değerlerde anlaşıyorlar ancak iş felsefi temellerden yoksun halde yürüyüp gidiyor.

Ülkemizde İmam Hatip düşmanlığının düşünsel geri planını az-çok herkes biliyor. Ancak ülkemizde eğitim sistemi üzerinde hangi düşünsel gücün etkin olduğu konusunda çok az kişi bilgi sahibi.

Eğitimle ilgili sorunlarımızı çözmek için belki kamu personel anlayışını değiştirmemiz gerekecek. Çünkü bir türlü bitmeyen öğretmen açığı, bir türlü yükselmeyen eğitim kalitesi, bir türlü giderilemeyen yetişmiş beyin ihtiyacı hala önümüzde sorun olarak duruyor.

Nurettin Topçu’nun Türkiye’nin Maarif Davası adlı kitabında “Millet ruhunu yapan maariftir. Maarifin düşmesi millet ruhunu yerlere serer… Bizde ecdad ruhunu yaşatıcı tarih şuurunu besleyen ve canlı tutan maarif olduğu gibi, onu yıkan ve çürüten de maariftir… Bugünkü maarif kaba tekniğin peşinde…” derken eğitimin durumu neyse, bugün hala aynı sorunlarla uğraşıyor ve debeleniyoruz.

Bizler bugün eğitimle nasıl bir insan yetiştiriyor olduğumuz konusunda tartışmalar yapmalıydık. Artık eskisi gibi şairler çıkmıyor, eskisi gibi büyük sanatçılar ve edebiyatçılar da çok az. Nüfusumuz 13 milyonken, okur-yazar oranı % 10’ken yetiştirdiğimiz insan sayısı, nüfusumuzun 80 milyona dayandığı, okur-yazarlığın % 90’lara ulaştığı günümüzdeki insan sayısının en az 10 katı.

Halkın içinden çıkmış ve yetişmiş, halk kültürü ile büyümüş sade vatandaşlar; okumuş, yüksek eğitim almış insanlardan daha erdemli sözler ediyorsa eğitimde bir şeylerin yanlış gittiğini söylemenin anlamı yok.

Halktan kopuk eğitimin halka verecek bir şeyi olmadığını görüyoruz. Gençlerimizin ortaokulda ve lisede en az ikişer yılı sınavlara hazırlıkla geçiyor. Ebeveynler, öğretmenler çoktan seçmeli sorularla çocuklarımızı bir üst basamaktaki okula hazırlıyor. En zeki çocuklarımızın hayatlarının en verimli dört yılı (ikisi ortaokul, ikisi lise’de) sınavlara hazırlıkla geçiyor.

Harley Davidsons’ın motorlarının ilk üreticilerinden William Harley daha üniversiteye girmeden lise çağı, o zamanlarda yaygın olan bisikletlere motor takma çalışmalarıyla geçiyor. Zeki Müren ortaokuldayken müzik eğitimine başlıyor ve lisede bunu devam ettiriyor.

Necip Fazıl Kısakürek, ilk şiir dergisini elle yazıyor ve haftada bir yayınlıyor, hem de lisede. Gençlerimiz lisede ellerinde test kitaplarıyla ya soru çözüyorlar ya da ders çalışmıyorlar.  Üniversite hazırlık için iki yıl harcayan gençlerimizin bu iki yılda zamanımızın büyük sorunlarına kafa yorduklarını bir düşünün. Böyle bir şey olduğunda ülke olarak 10 yılda nereye geliriz hiç düşündünüz mü?

Türkiye’de gençlerimizi en çok zehirleyen şey sınav sistemidir. Üniversite mezunları kariyer peşinde koşmak yerine yıllarca KPSS kurslarında dirsek çürütüp memur olma peşinde koşuyor. 2,5 milyonluk iş kesiminde boşalacak birkaç binlik kadro için milyonlarca gencimiz sıra bekliyor. Hâlbuki çoğu daha iyi ücret veren özel sektörde kamunun açığının en az iki katı personel ihtiyacı var ve kimse mecbur kalmadıkça bunlara tenezzül etmiyor.

Vecihi Hürkuş, 20 yaşında pilot oluyor, 27 yaşında kendi uçağını yapıyor. Bugün 27 yaşında hala KPSS peşinde koşan gençlerimizi gördükçe gerçekten üzülüyorum.

Mühendislik mezunu gençlerimiz bile devlet kapısında iş bekliyor. 100 yıl önce kendi makinesini, kendi icadını yapan gençler yok oldu sanki; eğitim sistemi neden büyük hayaller peşinde koşan gençler yetiştiremiyor?

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #