MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

SİYONİZM'E KARŞI TÜRKİYE'NIN ERDOĞAN'LA VERDİĞİ MÜCADELENIN ÇEYREK ASIR ÖNCESİNE GÖRE ULAŞTIĞI SEVİYE

21 Nisan 2025 Pazartesi 05:28

Nasıl bir köy burası diyen Nasrettin hoca, sözlerine şöyle devam eder; "taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakmışlar." 

Dünya dediğimiz şu köyde de serbest bırakılan çok azgın köpekler var. Sağa sola saldırırken, ağzının salyasıyla kol bacak parçalayan köpek sahiplerinin hele hele kıs kıs gülmesi yok mu insanı çileden çıkarıp canından bezdiriyor. Bu köpeğin cinsi de nadirattan. Siyonizm denen yeni bir cins. İt cinsini insanlık için  tehlikeli hale getiren kudurmuşluktan  tutun da kuduzluğa ne illet varsa hepsini havi cins bir köpek bu. Dünya dediğimiz bu köyde bu köpeğin serbest bırakılması bir yana sahipleri bir de koruma altına almasınlar mı "Antisemit" diye bir kanun çıkararak.

Dünya köyümüzün de elbette çıkacak bir gün hocası ve bir bir sayacak  yüzüne karşı sahiplerinin başıboş köpeklerinin neler ettiğini.

Önce "one münite" dedi köpeklere. Köpek bu anlar mı insan kelamından. Neredeee...Sonra döndü sahiplerine "dünya beşten büyüktür" diyerek meydan okudu.

Mal sahibine benzer ya da at sahibine göre kişner kelam-ı ecdadımız mucibince sahipleri de meğer benziyormuş köpeklerine... Öyle olmasaydı köpeklerini koruma kanunu çıkarırlar mıydı? İşi zordu bu sefer hocanın, deynekle gezmesi de yetmezdi; hatta topu tüfeği olmalıydı.

Hoca akıllıydı. O köye bir daha döndüğünde uçağı vardı, topu tüfeği vardı, İHA ve SİHA diye yeni icat edilen silahı da vardı. Daha neler neler...

Hoca uzun boyluydu. Uzun adam derlerdi, bir lakabıy da buydu. Reis de derlerdi kendi köyünde.

Donanımlı geldiği gün o köpek sahiplerine şöyle seslendi herkesin duyacağı şekilde:

''Filistin davasını savunmak, sadece mazlum bir halkı savunmak değildir, insanlığı, barışı ve adaleti savunmaktır. Filistin davası, yaklaşık bir asırdır her türlü zulme, barbarlığa ve katliama maruz kalmış bir halkın haysiyet davasıdır.

Tüm bunlarla birlikte Filistin davası özü itibarıyla insan olma, insan kalma mücadelesidir. Müslümanların yanı sıra vicdan sahibi her insanın meselesidir''. 

"7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz son asrın en büyük haydutluklarından birine maruz kalıyor. İsrail hükümeti çocuk, kadın, bebek, yaşlı demeden tam bir cinnet halinde Filistinli kardeşlerimizi katlediyor.

İsrail'in vahşice öldürdüğü 60 bine yakın Filistinlinin kahir ekseriyeti kadın ve çocuk. Nüfusun yüzde 7'den fazlası ya katledildi ya da sakat bırakıldı.
Sahadaki gerçekleri dünyaya aktarmak için çalışan tam 212 gazeteci infaz edildi. Önceki gün bir kadın gazeteciyi 10 kişilik ailesiyle birlikte şehit ettiler.
Yüzlerce doktor, hemşire, sağlık personeli kurşunların hedefi oldu. Yardım görevlileri öldürüldü. İlaç, su, gıda bulamadığı için bebekler göz göre göre hayatını kaybetti.

Çocuğunun doğum gününü Gazzeli çocukları öldürerek kutlayacak kadar insanlıktan çıkmış bir güruhla karşı karşıya kaldık. Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail'in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor. Buradan bir kez daha soruyorum.
Nerede uluslararası hukuk?
Nerede İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Nerede ortalığı ayağa kaldıran, bütçesi milyarlarca doları bulan yapılar, örgütler, kurumlar?

En küçük bir hadisede ambargo silahını çeken batılı devletler, soruyorum, İsrail'e karşı neredeler? Nerede BBC? Nerede CNN ve diğerleri? Gazze'de insanlık öldürülürken, çocuklar, bebekler, kadınlar yanarak can verirken, gazeteciler infaz edilirken, bunları gören dünyada var mı?"

 Mazlumların yanında yer almayan bir küresel düzen, zalimlerin oyuncağı olmaya mahkumdur. Bugün dünya zalim karşısında susan, hatta zulmü alkışlayan bir düzenin esiri olmuştur. Uluslararası hukuk, adaleti tesis etmenin değil, güçlünün gücünü tahkim etmesinin aparatı haline gelmiştir. Hukukun üstünlüğü yerine kişiye ve devlete göre hukuk düzeni hakimdir.

Gazze'de uluslararası sistem sınavı kaybetmiştir. BM'den AB'ye birçok kurum kuruluş, savundukları ilkeleri çiğneme pahasına Gazze'de kötü bir imtihan vermiştir. Elbette başkalarını eleştirirken kendimizi ihmal edemeyiz.

Üzülerek söylüyorum, içim kan ağlayarak söylüyorum. İslam dünyası da kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir. Şüphesiz çok gayret sarf edildi. Zulmü engellemek için pek çok yol denendi. Diplomasinin bütün imkanları kullanıldı.

Toplantılar, zirveler, temaslar gerçekleştirildi. Ama sonuçta Gazze'nin tamamen yıkılmasına, 60 bine yakın Gazzeli'nin katledilmesine mani olunamadı. Bunun üzerinde hepimizin uzun uzun düşünmesi gerekiyor.

Müslümanlar olarak kapsamlı bir muhasebeye ihtiyacımız olduğu açıktır"

Ülkemde, 25 yıl önce değil devlet erkanının böyle alenen İsrail'in aleyhine konuşması, sıradan bir vatandaşın dahi söz söylemesine izin verilmezdi.

Bugün camilerimizde hutbenin konusu dahi İsrail'in zulmü üzerineyken 25 yıl önce önceleri samimiyetinden kaynaklı bir çıkışla bu zulmü dile getiren nice imamın derdest edildiğini biliriz.

Bugünkü bu açık yüreklilik 'one munite' ile başladı ve devam ediyor.

Ülke olarak bugün Suriye devletinin asli unsurlarının yönetimine geçmesindeki gayretimimiz İsrail zulmüne karşı gösterdiğimiz tepkinin sözde kalmadığının bir göstergesidir.

Fevrilik ferdidir ve de olmalı; ancak mesele devlet olunca teennikik esas alınmalı.

İşte bu teennimiz İsrail'i çıldırtıyor. Çünkü Türkiye eski vesayetli Türkiye değil artık.

Bu sefer hocamız hem ciddi hem de temkinli. Bitirecek bu köpeklerin işini.

Mustafa Salim
21 Nisan 2025 Ankara

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Salim
Güzel bir yazı
Bünyamin kaplan
İnşallah kıymetli hocam tez vakitte gereken yapılır rabbim devletimize reisimize güç versin feraset versin rabbim senden razı olsun hürmetlerimle.