MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

VOLEYBOL'DA MADALYA, AKADEMİSYENDE ANGARYA

18 Temmuz 2023 Salı 23:47

Bayan Millî Voleybol Takımımızın MİLLETLER liginde şampiyon oluşu ve U22 Balkan Plaj Voleybolu Şampiyonası’da da gösterdiği başarı, spor adına elbette bizim için gurur verici bir sonuç oldu. Hatta spor dallarının her birinde zaman zaman kazandığımız madalyaları birer onur vesilesi olarak kabul ederiz. Ata sporumuz güreşte son zamanlardaki dünya ve olimpiyat şampiyonluklarda göğsümüzü kabartan başarılar anlatılmakla bitmez; Rıza KAYAALP ve Taha AKGÜL gibi güreşçilerimiz bugün dünyanın gündemindeki isimler. Mesela Sinan Şamil SAM’ın bokstaki mahirane yumruklarını Osmanlı tokadı gibi hala hayal ederiz. 

Spordaki başarılar bir ülkenin birlik ve beraberlik ruhunun doğmasını salık kılacak sonuçlardır.  Her aklı selim insan bu başarıları olumlu yönde kullanır. İyi niyet gösterisi haline getirir.

Sportif yarışmalarda kendi branşlarında başarılı olan sporcu vatandaşları sporla uğraşmayanlara kıyaslayıp bunları ayuka çıkarıp beridekileri hakir görmek akıl karı bir şey değil elbette. 

Maalesef bunu yapanlar da yok değil. Bengi Başer denen bir bayanın Voleybol kız millî takımın gösterdiği başarıdan hareketle paylaştığı bir twitte sarf ettiği şu sözler çok iğrenç ve bir o kadar moral bozucuydu. “Kadın isterse, yapar ve bu ülkenin Cumhuriyet kadını bu ülkenin başını her daim dik tutar! Yobaza inat.” Bu sözler, mürekkep yalamış, güya bilgi dağarcığı yüksek, kültürlü ve prof. Unvalı bir bayanın ağzından çıkanlar. Güler misin ağlar mısın? 

Yorumuna yer verdiği karikatör ise daha ilginç. Oniki çarşaflı bayan ve üstlerinde manşet atan sporcu bayanın havaya kalkmış görüntüsü ve smaçladığı topun yine çarşaflı bayanların akıl hocalığını yapan çirkin suratlı, yeşil cübbeli, hilkat garabesi yaşlı bir adamın yüzüne değmek üzere olduğu ve böylece vereceği acıyı önceden hissedercesine attığı çığlığı gösteren bir karikatör.

Bengi Başer gibi raftan tarihi geçmiş mamul benzeri prof.'luk unvan almış kadınların zihnindeki kadın formatı, iffet ve namus abidesi olan kadın örnekliğini asla kabul etmez.

Sporcu bayanların zaten tartışmalı, ahlaki kuralları hiçe sayan formaları kabul edilmezken, bir inancın simgesi olan örtüyü karalarcasına, inancından dolayı bir zümreyi dışlamanın hiçbir izahı yoktur.

Dünyanın dört bir yanında katıldığı müsabakalarda madalyalar alan, Yunanistan’ın Rodos Adası’ndaki  Teakwondo Şampiyonasında Türkiye’yi tek başına temsil ederek ikisi altın beş madalya kazandıran Kübra Dağlı adındaki sporcu örtülü bir kızımız. İşte Türk kadını bu diyenimiz olur mu? Asla. Biz başarımızla seviniriz. Grurumuzu dile getiririz.

Ülkemizde kendinden olmayanı dışlayan bir zümre var maalesef. Ayrımcılığı da bu kafa yapısı yapıyor ne yazık ki…

Bu tür türedi prof.'lar, maalesef son zamanlarda bilimin enflasyonunu arttıracak cinsten sayıca fazla fakat değer itibariyle bilim dünyasını yerlerde süründürecek kadar dünyadan bihaber kimselerden oluşuyor.

Modernizmi kadının çıplaklığında arayacak kadar beyin fonksiyonu dumura uğramış sözüm ona bilim çevresinden bu ve benzeri tiplemelerin dünya gerçeklerinden bu kadar uzak duruşları akıllara, bati adına devşirilmiş içimizdeki varlıklar olduğunu getirmektedir; ya da bu varlıkları hazırlayan kitlenin bir mensubu olduğunu. Başka bir izahını bulamıyorum.

Düşük profilli bir kadın bunları söylese testi suyolunda kırılır der geçerdim. Ancak isminin başındaki prof. unvanıyla böyle söz sarf etmesi karşısında bunun için aynı şeyleri düşünmem imkansızdı.

Akademik çevreden birinin toplumu ayrıştıran bu tür ifadeler kullanması çok düşündürücüdür. Böyle birinin akademik çevreden ihracı gerekir aslında. Teröre bulaşan bir kamu personeli nasıl ki meslekten ihracı ediliyor hatta daha da ötesi içeri atılıyorsa beyim fonksiyonları gelişmemişlerden kabul edilerek bunun da bilim çevresinden ihracı gereklidir; bununla da yetinilmeyecek, hatta bu unvanı kendisine veren tüm heyetin mercek altına alınması da gerekir...

Bu millete saldırılar, asırlardır hep dini inançları üzerinden yapıldı. Birilerinin kafa yapısına uygun bir insan modeli üzerinden hareket edildi ve hakaretler hep bu cihetten gelir oldu.

İnanç ve bilimi ne yazık ki ayrı kefelere her daim bunlar koydular. Böylece inanan insanın bilimden uzak olduğunu hep lanse ettiler. Bilimle imanı her daim karşı karşıya getirdiler.

Ne yazık ki ülke olarak bu türlerin kilit yerlerde olmaları nedeniyle biz her zaman gerilerde kaldık.

Bilim dediler, filim çevirdiler. Bilim adına tüm icraatları filmlerde gösterdikleri muasır medeniyet sahnelerinden öteye geçmedi.

Bilim dediler, milleti fuhşa sevk ettiler.

Bilim dediler, ortalığı sarhoş naralarına boğdular.

Bilim dediler, sokakları esrarkeşlerle doldurdular.

Bilim dediler, üniversiteleri birer terör yuvası haline getirdiler.

Yapıp ettiklerini hep bilim adına yaptılar ama bir savunma saniyesini kuramadılar. Bir petrol kuyusunu vuramadılar. Gaz borusu döşeyemediler. Bir otomobil yapamadılar. Hızlı tren icat edemediler. Köprüler, havaalanları ve hastaneler inşa edemediler... Yollar açamadılar... Uçak gemisi, İHA ve SİHA gibi daha nice yerli icatlarımızı da saymıyorum bile.

Velhasıl uluslararası ilişkilerde bizi gururlandıracak açılımları hiçbir zaman gerçekleştiremediler.

Ancak hep batı yapar her şeyi dediler ki dediler...

Bu beyin zügürdü tiplemeler bilimsel fukaralıklarının faturasını hep bu milletin inancına yüklediler.

Sanki uçak yaptılar da başörtüme takıldı ya da minareler uçuşunu engelledi...

Bu kadın geçmişine inemediği gibi Türkiye’nin son yirmi yıldaki gelişimini de göremiyor. 

Geçmişine inemez ve bunu göze alamaz, çünkü rezillikten başka bir şeyle karşılaşamayacak; son yirmi yılda olanı görmesine de zihni bağnazlıktaki körlüğü elvermeyecek...

Yine kendilerine sorarsanız bilim adamıyız/insanıyız deyiverecekler. 

Hadi oradan...

İnin artık bu milletin sırtından. Yeter kamburunuzdan çektiklerimiz... 

Bir gün de bu milletin faydasına olana bir kere sevinin. 

Mustafa Salim
18 Temmuz 2023, Ankara 

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #