Ankara bugün emsali görülmemiş mahşeri bir kalabalıkla Gazze'li kardeşlerine seslendi; yalnız değilsin dedi alev alev yanık bir bağırla ve dalga dalga yayılan bir haykırışla.
Kurtuluş Parkı'nda bugün saat 13.00'da bir araya gelerek oluşturduğumuz kitlesel hareket, Anadolu Meydanı'na doğru yapılan yürüyüşle ucsuz bucaksız bir insan seli olup aktı Ankara'nın en işlek caddesinde. Tıklım tıklımdı Anadolu meydanı. Yapılan telin konuşmalarıyla çalkalandı Ankara'nın gök kubbesi. Edilen dualar arşı titretircesineydi. Günler öncesinde Siyonist zulmüne karşı 6 Ekim tarihi işlenmişti belleklere Ankaralımın. Tarafını belli etmişti Ankaralım, kadın erkek, çocuk ve yaşlı olarak.
Yürüyüş boyunca kahrolsun İsrail, kahrolsun ABD sloganları atıldı binlerce insan tarafından, Allahu ekber nidalarıyla inledi Ankara'nın gök kubbesi; zalimi korkutan ve çileden çıkaran naralar atıldı.
Mescid'i Aksa onurumuz dendi.
Gazze'ye üzülme derken bir ağızdan, tüm yüreğimizle seninleyiz diyorduk.
Zalimler için cehennem, mazlumlar için küresel intifada yaşamalıydı; buydu haykırdığımız bugün Ankara sokak ve caddelerinde ikiyüzlü, arlanmaz batının yüzüne...
Dile kolay, 365 gündür yakılıp yıkılmadık yer kalmadı Gazze'de. Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 40 bini geçkin insan katledildi bombalar altında ve yapılan canice işkencelerle.
Elbette zalime karşı yapılan bu nümayişler önemliydi ve bir yönüyle de hak taraftarı olmanın insani gerekliliğiydi; bir müslüman için de din kardeşine sahip çıkmanın adıydı.
Güç zehirlenmesi içinde olan Batı'nın ahireti inkar manasına gelecek barbarca tutumlarıyla duymak istemediği kısık sesli mazlumu yok sayarak onu dünyadan hepten kazıyıp hedefine ulaşmada gösterdiği pervasızlık üç maymunu oynayanların umrunda olmasa da dini, dili ve ırkı farklı milyonların tepkisine maruz kalmış ve birçok kesimi çileden çıkarmaya yeter hale gelmiştir.
365 gün zarfında cami, kilise, okul, hastane; velhasıl bir milletin yaşamasını salık kılan tüm hayat unsuru eserler yerle bir edildi... İnsanlığın yüz karası ve yüzüne tükürülesi, sosyal dokunun pis uru mesabesinde Siyonist alçakların neye mal olursa olsun elbette durdurulması gerekir.
Tahrif olmuş bir inancın, insanlığı ne hale getirdiği ortada. İpe sapa gelmez gerekçelerle mazlumun kanını dökmekten haz alan hastlıklı bir ruh hali ile karşı karşıyayız. Bunlar ister birinci amil olsunlar, ister birilerinin taşeronu asla göz açtırılmamalı.
Vekalet savaşlarının yapıldığı bir çağın insanıyız. 'Delikli demir icat edileli mertlik kalmadı' kabilinde yiğitlerimizin dile getirdiği tarihi serzenişin aynısını bugün vekalet savaşlarında görüyoruz.
Batının kuklası ve aparıtı örgütlerle bugün yapılan namertlikler kimi zaman PKK eliyle yapılırken kimi zaman FETÖ ile yapıldı; kimi zaman DEAŞ ve bunlara sahip çıkan muhalif yapılarlarla... Haşti Şabiler, Husiler, Boko Haramlar hem bu cümleden batı aparatı olup vekalet savaşlarında kullanılan harici dünyamızın diğer örgütleridir. Bugün Suriye sınırımızda PYD hakeza. Taliban Afganistan'da yıllarca kullanıldı mesela.
Diğer taraftan bazı Arap ülkelerin liderliğine getirilen tiplerin Batı tasmalı oluşlarıyla bu şeytani planlar devam etti. Mısır, daha dün denecek yakın bir zamanda Mursi ile buluşunca uykusu kaçan Batı, bunun telafisini kukla Sisi'yi getirmekle yaptı.
Irak, Libya, Suriye; diğer taraftan ayar verilen Pakistan hep gelecekte İslami birlikteliğin sağlanmasında etkileri olmasın diye tahrip edilip yönetim kadrolarının değiştirilmesi hep Batı zaliminin getirmek istediği Yeni Dünya Düzeninin önündeki engellerin kalkması adınaydı.
Ülkemizde siyaseten yaşanan sancıların sebebi de buydu. İktidarın eften püften meselelerle yapratılmaya çalışılması Erdoğan gibi bir liderin yönettiği Türkiye'den kurtulmak içindi.
Bu zaviyeden baktığımızda İsrail alçağı sözde devleti de Batı adına vekalet savaşında yerini alan üst perdeli en büyük terör örgütü olduğunu görürüz.
Türkiye'nin getirilmek istenen Yeni Dünya Düzeni önünde en büyük engel olmakla zalimlere yaşattığı korku Erdoğan sayesinde olmaktadır.
'One munit' çıkışıyla İsrail'in ezberini bozan dünyada ilk ve tek lider yine Erdoğan olmuştur.
Dünya beşten büyüktür tespitinde bulunup bu sözünün arkasındaki lider Erdoğan başkası değildi.
Geçmişte kalan bu yirmi yıllık süreçte verilen muhtıralar, kalkışılan Geziler, kazılan hendekler, oyun sahnesinde yerini alan Kobaniler, Mit Tırları operasyonu, 17-25 Aralık tezgahları ve en sonunda girişilen 15 Temmuz ihaneti hep Erdoğan'dan kurtulmak içindi.
Hz. Nuh'un gemi misali Şehir hastanelerin inşası, Hz. Yusuf'un olası kıtlık yıllarına hazırlık misali Sudan, Somali ve Çat üçgeninde tarım girişiminde bulunması, S-400'lerin Hatay bölgesine yerleştirilmesi, savunma sanayine öncelik ve ağırlık vermesi, doğalgaz ve petrol buluşlarıyla ülkemizi enerjik dar boğazdan kurtarması, uluslarası arenada boy gösteren yol köprü ve havaalanları yapması, mavi denizde savaş gemisi yürütmesi geçmişinden mülhemle korkulan bir Türkiye'nin varlığı demekti.
Daha dün vesayet ayıbını iliklerimize kadar yaşadığımız kişiliksiz bir ülkenin manzarasında Siyonizm'e laf edenin ne tür işkencelerle karşı karşıya kaldığı ve yaşadığı ülkeden, bugün en yüksek perdeden "Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer açık söylüyorum bizim vatan topraklarımız olacaktır.. Netanyahu hayallerine Anadolu’yu da katıyor. Türkiye tarafsız olsun diyenlere, Hamas terör örgütüdür diyenlere sesleniyorum; karşımızda bir devlet değil kandan beslenen bir katil sürüsü var." diye haykıran Başkana sahip bir ülkeye geldik.
Demir Kubbe hayulesi bir elin parmağı sayısınca kahraman Hamaslı eliyle yerle bir olunca şaşkına dönen zalim Siyonist içine düştüğü rezaleti bertaraf etmek için Haney'i ve Hizbullah liderini devre dışı bıraktı.
Özellikle de ülkemizde yabancı düşmanlığını körükleyerek toplumsal dokumuzu zedelemeye dönük oyunları gün gibi ortada. İnandıkları Arz-ı Mev'ud safsatası sınırlarında çıkardığı olaylar ve giriştiği şenaatler insan unsurlu dirençlerin kırılması adına yapıldığından bu şeytani oyunlara çekilmek istendiğimizin milletçe farkında olmamız gerekiyor.
Bayrak denen paçavralarında yer verilen iki mavi çizginin Nil ve Fırat nehirlerini temsil edişi bu iki nehir arasında kalan coğrafyanın kendilerine vad edilen ropraklar manasına gelmektedir. Bu durumda insanlık emperyalizmin başka bir boyutuyla karşı karşıya maalesef.
Gözü dönmüş bu canilerin arkasındaki güçten aldıkları cesaretle insanlığa cehennemi yaşatmaktalar. Tüm insanlık artık bunun farkında. Kendilerine vad edildiğine inandıkları topraklarda ülkemiz sınırlarını da dahil ettikleri için oyunlarının son halkasını ülkemizin doğu ve güney illeri teşkil etmektedir.
DEM partisi taraftarlarının İsrail bayraklarıyla çektikleri halaylar, yüce Meclis'imizde bu parti mensuplarının sayın Cumhurbaşkanımızın teşerifleri karşısında ayağa kalkmayarak ortaya koydukları saygısızlığın aslında yüce devletimize karşı yapıldığını düşündüğümüzde, toplumsal fitnelik adına içinde bulunduğumuz tehlikenin boyutu daha net alaşılacaktır.
Ey alçak Siyonizm!
Kudüs bütün müslümanların ortak paydasıdır. Bugün İslam Birliği Teşkilatı kayda değer bir duruş sergilemiyorsa bu tasmaladığın bazı liderler sebebiyledir. Er ya da geç tüm İslam alemi elbette seni ezecektir.
Yok oluşunun eşiğine gelmiş durumdasın. Bunu son Peygamberimiz bildirmektedir. Öyle ki zulmün ağaç ve taşların dilinden hak erenlerine duyurulacaktır.
Bir yıl önce fiilen başlattığın zulmün bugün tüm dünyada lanetlenmiş durumda.
Senin dünyayı sevdiğinden daha ziyade biz inananlar ahireti seviyoruz.
Ölmemek için verdiğin gayretten daha çok ben şehit olmayı arzuluyorsam sen şimdiden yeniksin. Kanımız da aksa zafer İslam'ın olacaktır.
Zulme kulak tıkayanlar şehid Haniye'ye gönderdiğimiz selamı engelleyemez.
Mescid-i Aksa onurumuzken bizim seferi kimse engelleyemez.
Sırbistan zalimlerine hesap sorduğumuz gibi sana da soracağız ettiğin zulmün hesabını...
Çocuklar ölürken sessiz kalmayacağız. Dün öldürdüğü çocukların kanında boğulan Firavunlar nasıl helak oldularsa bugün sen de öldürdüğün çocukların kanında boğularak helak olacaksın.
Bugün Ankara'da şahit olduğumuz Türkiye, milletiyle bütünleşmiş bir liderin Türkiyesi.
Abdulhamid Han hazretleriyle geciktirilen şer planlarınız yeni Türkiye ile yerle bir olacaktır.
Bekle ve gör.
Bu gerçekleşecektir. Belki yarın belki yarından da yakın.
Mustafa Salim
06 Ekim 2024 Ankara