DANYAL APUHAN danyal_12@hotmail.com

ELEŞTİRMEK ÜZERİNE

27 Haziran 2016 Pazartesi 07:47

İnsanoğlu var olalıdan beri, hep bir şeyleri eleştiredurmuştur. Bazen olumlu tarafları söyleyerek olumlu eleştiri, bazen de olumsuz tarafları söyleyerek olumsuz eleştiriye örnek teşkil etmiştir.

Eleştirirken sanat eserini ortaya koyan kadar sanat yönü iyi olan uzmanlar olduğu gibi, eleştirdiği dalla ilgili sıradan insanın bilgisine ancak sahip olan eleştirmenler de olabilir. Eleştirirken eseri meydana getirene bir fikir olsun deyip bir sonraki eserde daha güzel şeyler ortaya koysun düşüncesiyle hareket eden eleştirmenler olduğu gibi, ben eleştirimi yapayım da eseri ortaya koyan ne yaparsa yapsın düşüncesini taşıyan eleştirmenler de olabilir.(Burdaki eleştirmen tabiri, eleştiri dalında uzman olan kişiler kast edilerek yazılmamıştır, eleştiri yapan kişi manasında kullanılmıştır.)

Zaman zaman eleştiride bulunan kişi düşman belleneceği gibi, sağ olsun göremediğimi gördü, düşünemediğimi düşündü denilerek müteşekkir konuma da gelmektedir. Eleştirilen üzülür deyip eleştirmekten vazgeçilemeyeceği gibi, eleştirilen şımarır deyip güzel tarafları söylemezlik de etmemek gerekir.
Sürekli duyduğumuz eleştirilerden biri de medya ile ilgili olanıdır. Bilhassa da medya içinde televizyona dönük yapılan eleştiriler. Birçok kişiden duyarsınız: Ne kadar da fazla dizi ve film oynuyor televizyonda diye. Hangimiz bu dizi ve filmlerin hepsini izliyor acaba? Ya da şunu duyarsınız: Televizyonda yayınlanan diziler hiç de gerçeği yansıtmıyor. Bu diziler kendimizin ve toplumun ekonomik düzeyini yansıtmayıp halkımızın sorunlarına ve yaşam zorluklarına da değinmiyor. Peki bu eleştirilerle beraber bu tarz film ve dizileri izleyenlerde bir azalma oluyor mu dersiniz? Ben hiç sanmıyorum. Veyahut son yıllarda sanal âlemde, günlük muhabbetlerde evlilik programlarının aile geleneğimize ters olduğunu, bundan ötürü de bu programların derhal televizyonlardan kaldırılması gerektiğini, aksi takdirde aile mefhumunun hiç tasavvur edemeyeceğimiz duruma geleceğini dillendiren birçok insan var gördüğümüz ve bildiğimiz kadarıyla.

Gerçekten de gerçeklikten çok uzak olan bu tarz program, dizi, gazete yazısı vs. için eleştirinin dozajı ne olmalı acaba? Eleştirirken; velev ki en çok kıymet verdiğimiz değerlerin yok olmasına sebep olanlar olsun, eleştirmeli mi, yoksa değerin yok olmasına sebep olan da yok edilmelidir deyip programı kapatmalıyız mı demeliyiz?

Peki o programları, yazıları ya da dizileri eleştirirken; böyle programlar olsa bile izlemek ya da izlememek, okumak ya da okumamak benim elimdedir deyip; kendimi kaptırıp izliyorsam iradem zayıftır diyerek en çok kendini eleştiren var mı? Her nedense eline yazmaya başlamak için kalem alan, ya da konuşma sırası kendisine geldiğinde konuşan kişiler hataları söylemede, kusurları görmede kendisi dışındakileri tercih etmektedir. Tercih etmede hep kendinden başlayan biz insanoğlu, her nedense iş kusurluları bulma olunca başkasından yana oluyor bu tercihlerimiz. Kaç kişi gördük eleştiriye kendisinden başlayan, kabahati en çok kendisinde gören. Bilhassa bizim gibi az gelişmiş ülkelerin toplumlarında hatalar hep bizim dışımızdaki kişilerde değil mi? Misal; ülkede kriz olduğunda ülkenin başındaki kişi hemencecik etrafında olan en yakın kişiden başlamak üzere hatalı bulmaya ve görevine son vermeye başlamıyor mu? Bizim gibi toplumlarda ben iyi yönetemedim deyip yanı başındaki kişiye görevi devreden, ya da devredebilecek kaç kişi var bizim bildiğimiz. Örneği biraz açacak olursak; siz hiç gördünüz mü, şirketinin batışının müsebbibi olarak kendini gören bir patron? Ya da eğitim kurumunun başındaki bir kişinin başarısızlık nedeni olarak iyi yönlendiremeyişini gerekçe göstererek o işi bırakan bir idareci? ( Elbette ki var, fakat istisnalar kaideyi bozmaz cinsinden)

Uzun lafın kısası; “çuvaldızı kendine iğneyi başkasına batır” diyen ataların bir bildiği yok mu, varsa ne zaman hayata geçecek acaba?

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #