Ey Eyüp kadar sabırlı, Musa kadar kararlı, Harun kadar diksiyonu düzgün olmak zorunda olan;
Ey psikolog kadar insan psikolojisini, sosyolog kadar eğittiklerinin geldiği toplumun kültürünü tanımak zorunda olan;
Ey anne kadar şefkatli, baba kadar cesur ve güçlü olmak zorunda olan;
Ey ulema kadar alim, peygamber gibi emin olmak zorunda olan; kıymetli, değerli, saygın insan, bugün senin günün..
Kutlu olsun.
Öyle anlar oldu ki, reva görüldü sana en olmadık şeyler; lakin sen umursamadın.
Doğan Cüceloğlu Hoca’nın Savaşçı kitabında seni anlattığı gibi davrandın, mücadele ettin, pes etmedin.
Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen Hz. Ali’nin sözünü duyunca, bana kimse köle olsun istemem, yeter ki verdiklerimin kıymetini bilsinler dedin.
Çünkü sen biliyordun ki, verdiklerini alanlar, aldıklarını başkalarına vermek için uğraşacaklar, gün gelecek etrafın verdiklerini alanlarla dolu olacak, bu da senin için en büyük mutluluk kaynağı olacak.
Uçurumun kenarında düşmek üzere olanlara nemelazım diyemedin, onu elbet ordan kurtarmalıyım dedin ve çaba sarf ettin. Uçurumun kenarındakileri kurtardıkça şevklendin, daha fazla kişiyi kurtarmak için yola koyuldun.
Kalplere ısrarla aşkı nakşetmeye çalıştın. Bildin ki, aşksız insan, insan değildir. İnsanı sevmenin gerekliliğini anlattın hep.
Yunus oldun, yaratandan ötürü yaratılanı sevmek gerek dedin, hep sevdin.
Mevlana oldun; ne olursan ol yine de gel dedin, gelenlerin çoğunun rahle-i tedrisinden geçtikten sonra güzel bir şekil alacağını umdun.
Bundan bir şey çıkmaz dediler sana emanet edilenler arasından, sen olsun bir bakalım dedin; nice cevherleri keşfettin.
Beni keşfedene minnettarım diyen yüzlerce kişiyi duydukça azmin bin kat daha arttı, devam dedin.
Zaman zaman yeise kapılsan da, emeğinin karşılığını alamadığını düşünenleri görüp vazgeçme noktasına gelsen de bu yoldan vazgeçemeyeceğini eğittiklerini görünce anlıyorsun güzel insan.
Gün senin günündür, eksiğiyle gediğiyle…
Gün senindir.
Kutlu olsun günün…