İsrail’in Gazze saldırıları bütün dünyanın tepkisini çektiği halde hala devam ediyor. Yahudiler (İsrail’de bu saldırıların müsebbibi olanlar) bütün dünyayı karşılarına almak pahasına 2,5 milyon insanın yaşamak zorunda kaldığı açık hava hapishanesi olarak nitelenen Gazze’de adeta taş üstünde taş, omuz üstünde baş (buna çocuklar, kadınlar, yaşlılar, herhangi bir muharip niteliği olmayan siviller de dahil) koymamak için, hatta ot bile bitmesin diye gece gündüz, dünyada eşi görülmemiş bir vahşetle saldırıyor.
İnsan onurunu yerlere seren, bütün dünyanın kabul ettiği insan haklarını, savaş hukukunu yok sayan bu onursuz ve alçak saldırıların faili İsrail bütün gücünü ABD ve Batı koalisyonundan alıyor. İsrail’i kendi sivil vatandaşlarının bile zarar gördüğü, askerlerinin şimdiye kadar başarısız olduğu bu onursuz ve alçak savaşı sürdürmekte kararlı olduğunu defalarca beyan etti. Kana doymayan bu Yahudilere karşı bugün bütün dünyada olduğu gibi bizim de harekete geçmemiz gerekiyor.
Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi “Yahudiler, bir yumurtayı pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen lanetlilerdir.” Kur’an’ın beyanıyla sabit olan bu lanetli kavmin yine Kur’an’la sabit olan bütün dünyayı ateşe verecek bir savaşı çıkarmaya çalıştığını görüyoruz. Bütün İslam Dünyasının son 20 yılda ABD ve Batı Koalisyonun yaşattığı işgal ile devam eden savaşlar, katliamlar, canlı bombalar, infazlar, terör faaliyetleri, işkenceler, insanları yerlerinden ve yurtlarından etmelerin hepsinin nedeni, İsrail için uygun işgal ve sürdürülebilir savaş senaryoları içindi.
Kur’an’da Yahudiler için pek çok ayet vardır. Onlardan biri de Maide 64. Maide suresi 64. ayetinde Yahudilerin neden lanetlendiği, savaş çıkarmak istedikleri, bozgunculuk yaptıkları açık açık ifade edilmektedir: “Yahudiler, ‘Allah'ın eli bağlıdır’ dediler. Kendi elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler! Hayır Allah'ın iki eli de açıktır, dilediği gibi sarfeder. Rabbinden sana indirilen onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır. Onların aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Ne zaman savaş için bir ateş yaksalar Allah onu söndürür. Onlar ayrıca yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çabalarlar. Allah ise bozguncuları sevmez.”
Cenabı Allah tarafından bozguncu olarak nitelendirilen bu lanetli kavme karşı bugün elimizden mücadeleyi sürdürmek bütün insanlığın ve onlardan daha çok Müslümanların görevidir. Eğer bugün Gazze’de yanan ateşi söndürmezsek bu ateş tüm dünyayı saracak. Biliyorum ki insanların ellerinden çok şey gelmiyor. Sonuçta ABD ve İngiltere önderliğindeki Batı tarafında kayıtsız şartsız desteklenen, silah ve para verilen İsrail, ayrıca bu ülkeler tarafından da korunmaktadır. Bu nedenle İsrail kendilerinden emin şekilde Gazze’ye aralıksız bomba yağdırıyor ve her gün daha fazla kadın, çocuk, sivil ve savunmasız insanları öldürüyor.
Allah Resulü (sav.) Hayber önüne geldiğinde de Yahudiler kendilerinden emindi. Öyleki belki aylarca sürecek bir savaşa hazırlardı. Allah Rasulü (sav.) Yahudilerin ekonomilerini mahvedecek hamleyi yaparak, onları bulundukları kaleler içinde büyük bir acı içinde bıraktı; hurma ağaçlarını kesti. Bugün dünya çapında devam eden boykot hareketi işte Yahudilerin ekonomisini bitirmek için sembolik anlam taşıyor.
Bu sembolik anlam toplumun her kesimi tarafından bilinçli bir eyleme dönüşürse anlamı olacak bir eylemdir. Çünkü en büyük sorun, toplumun bütün yönlerinin sembolik bir eylem konusunda bile konsolide olamaması. İsrail bugün Filistinlileri katlediyor. Yarın komşu diğer Arapları, sonra kendisi için en büyük tehdit olan Türkleri katledecek. İsrail’in hamleleri sadece Müslümanları tehdit etmiyor, ayrıca bütün dünyayı hatta kendi vatandaşlarını, dünya üzerindeki bütün Yahudileri bile tehdit ediyor. Sembolik bile olsa boykot sürecine ya toplu olarak katılır, Yahudi vahşetine karşı en azından insani tavrımızı koyarız ya da yok oluruz. Evet bu sembolik boykot hareketi bile bir varlık mücadelesidir.
Öte yandan ülkenin her yanında mitingler, yürüyüşler, gösteriler, protesto eylemleri gerçekleşiyor. Bu eylemlerin tamamı Filistin konusunda duyarlı kesimlerin organizasyonunda gerçekleşiyor. Ülkemizin meclisinde hiçbir zaman ortak karar alamayan Meclisimiz, Filistin konusunda 7 Ekim olaylarından sonra mecliste bulunan tüm partilerin katılımıyla yaşanan çatışmaya karşı ortak karar almıştır.
Bütün Anadolu’nun artık yapılan eylemlerle ayağa kalkma zamanı geldi. İktidarın “büyük filistin mitingi” yaptığı bir yerde muhalefetin doğru düzgün bir eylem ortaya koyamaması, Filistin konusunda iktidarı yaptığı mitingle ve acziyetle eleştirirken, kendilerinin (hem de hiçbirinin) hiçbir eylem düzenlememesi de çok acı. Artık ülkenin tüm kesimleri İsrail’in vahşet boyutunu aşmış, soykırıma dönüşmüş eylemlerine karşı harekete geçmelidir. Karınca misali, bu konuda yapılacak her türlü katkı çok değerli ve anlamlıdır. Evlerin balkonlarının ve pencerelerinin Filistin ve Türk bayraklarıyla donatılması, Filistinlilere destek afişleri, yazılar, programlar, toplantılar, sosyal medya paylaşımları mitingler ve yürüyüşler vb. elden gelen her şey yapılmalıdır.
Bu anlamda önümüzdeki hafta sonu tüm Türkiye’de düzenlenen yürüyüşlere geniş katılım gösterilmesi, insanların meydanları ve caddeleri hınca hınç doldurmaları elzemdir. Çünkü artık varlık yokluk savaşına dönüşen İsrail saldırılarına karşı toplum olarak tüm gücümüzle eylemde bulunmalıyız. Ben 24 Kasım 2023 günü saat 13:30’da ailemle Ankara Atatürk Kültür Merkezinin orada olacağım. Ankara’da bulunan herkesi bu eyleme davet ediyorum.